İlişkili Haberler
Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Başkanı Prof. Dr. Göksel Aşan, “Araştırmada ana amacımız finansal piyasaların derinleştirilmesi ve bankacılık dışı kesimin büyütülmesi konusunda alacağımız veya alınması gereken kararlar ne ise ona bir baz oluşturmak. Bu alanda sadece bizim çabalarımızın değil, akademik çabaların da değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu akademik çabalara bir kaynak oluşturmayı da amaçlıyoruz" dedi.
Dr. Göksel Aşan, Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi tarafından yaptırılan ‘Türkiye Hanehalkı Finansal Algı ve Tutum Araştırması' sonuçlarını online gerçekleştirilen basın toplantısında açıkladı. Toplantıda Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Müşaviri Doç. Dr. Hüseyin Kaya da açıklamalarda bulundu.
Toplantıda konuşan Dr. Aşan, özellikle finansal derinliğin sağlanması ve bankacılık dışı kesimin büyütülmesiyle ilgili Finans Ofisi olarak yoğun çalışma içerisine girdiklerini belirtti.
“15 BİN KİŞİ KATILDI”
Araştırmaya 15 bin kişinin katıldığını belirten Aşan, “Araştırmada ana amacımız finansal piyasaların derinleştirilmesi ve bankacılık dışı kesimin büyütülmesi konusunda alacağımız veya alınması gereken kararlar ne ise ona bir baz oluşturmak. Bu alanda sadece bizim çabalarımızın değil, akademik çabaların da değerli olduğunu düşünüyoruz. Bu akademik çabalara bir kaynak oluşturmayı da amaçlıyoruz. Bugünden itibaren araştırma sonuçlarını raporlar halinde web sitemizde yayınlayacağız.
Önümüzdeki dönemde de tahmin ediyorum ki 1,5 milyonun üzerinde bir veriyi içeren bütün mikro datamızı araştırmacılara başvuru halinde kullanmak üzere açacağız. Araştırmada gerçekten ilginç ve sürpriz sonuçlar elde ettik. Türkiye'de genel olarak finansal davranışlarla ilgili hepimizin ufak tefek yaptığı gözlemlerle ortak çıkarttığımız sonuçlar oluyor, bunlar beklediğimiz gibi geldi” şeklinde konuştu.
Bankacılığın, sistemi son derece domine ettiğini yapılan araştırmada gördüklerini vurgulayan Aşan, “İnsanların elde ettikleri parayla ne yaptıklarına baktığınızda ilk adres büyük çoğunlukla bankalar oluyor. Bu bizim bir şekilde bankacılık dışındaki alternatifleri insanlara çok da ulaştıramadığımızı da gösteriyor. Bu tek başına kamunun yapabileceği bir süreç değil, kamu ile bankacılık dışı finansal sektörün bir arada daha uzun süre çabalamasını gerektiren bir konu” dedi.
Prof. Dr. Göksel Aşan, finansal okuryazarlığın bıkmadan usanmadan tekrar edilebileceğini, olabildiğince yeni ve üretici projeler geliştirilebileceğini ve bir şekilde ilk akla gelenin bankacılık dışındaki kesimlerin de olduğu bir ortam oluşturmaya çalışacaklarını söyledi.
Tasarruf sahibi için ilk adres banka olduğunda, kaynak ve fon ihtiyacı olanlar için ilk adresin bankalar olduğunu aktaran Aşan, “Özellikle KOBİ'ler için bunu söylüyorum, kredi dışı ya da bankacılık dışı finans kanallarını geliştirememiş oluyoruz. Buna hem tasarruf tarafından hem de fonlara ulaşım konusundan yaklaşmamız lazım. Örneğin Borsa İstanbul'un şu anda olduğundan çok daha iyi bir yerde olmayı hak ettiğini düşünüyorum.
Önümüzdeki dönemde bunun için çok çabalayacağız. Borsa yönetimimiz de Sermaye Piyasası Kurulumuz da Türkiye Sermaye Piyasaları Birliğimiz de yoğun bir çaba içerisinde. Biz de elimizden geldiğince bu çabaya destek olmaya çalışıyoruz. Mümkün olduğunca bu alanı hem büyütmeye hem de derinleştirmeye çalışacağız. Bir taraftan da belli dönemlerde artan azalan yabancı kaynak ihtiyacı açısından da finansal piyasalardaki bu derinleşme ve genişlemenin daha sağlıklı yabancı kaynağı bulma açısından önemli olduğunu düşünüyoruz. Bu anlamda faiz bağımlılığımızı bir miktar daha aşağıya çekeceğiz” açıklamasından bulundu.
Aşan sözlerine şöyle devam etti:
“Araştırmada katılım finansının üzerinde de durduk. Katılım finansının, Türkiye'de potansiyelinin çok altında performans gösterdiğini düşünüyoruz. Araştırmada katılım finansının nasıl bir potansiyelinin olduğunu anlamayı amaçladık. Hem kamu hem de özel sektör tarafında ortaya çıkarılabilecek bütün yeni finansal araçlarda en çok gözetilmesi gereken şeylerden birisi, getirisinin düzenli olmasıdır.”
"HANEHALKININ YÜZDE 25'İ FAİZ VE KAR PAYININ AYNI ŞEY OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYOR"
Hanehalkının genel olarak finansal sistemden memnun olmadıklarını, insan merkezli bir finansal sisteme ihtiyaç olduğunu aktaran Cumhurbaşkanlığı Finans Ofisi Müşaviri Doç. Dr. Hüseyin Kaya, “Hanehalkının mevcuttaki katılım finans kurumları ile konvansiyonel finans kurumlarının hizmetleri arasındaki farkının tam olarak zihninde net olmadığı sonucuna ulaştık. Hanehalkının yüzde 25'inin faiz ve kar payının aynı şey olduğunu düşünüyor.
Katılım finans kurumlarının İslami prensiplere uygun çalışıp çalışmadığıyla ilgili hanehalkının bazı şüpheleri var. Katılım finans kurumlarının çalışmalarında ahlaki ilkelere uygun davrandıklarına dair ise hanehalkında güçlü bir algı olduğunu gördük. Genel olarak faizsiz finansal sistemin mümkün olup olmadığını sorduğumuzda hanehalkının, yüzde 56'sının bunun mümkün olduğunu düşündüklerini gördük” ifadelerini kullandı.
Anket yaptıkları hanehalkının yüzde 11'inin bireysel emekliliğe dahil olduğunu, yüzde 5'inin ise sistemden çıktığını belirten Kaya, “Sistemden neden çıktıklarını sorduk. İlk neden kendi paramı en iyi ben yönetirim. İkincisi getiri oranlarının düşüklüğü. Hanehalkının Bireysel Emeklilik Sistemi'nde fonların yönetimiyle ilgili olarak endişeler nedeniyle sistemden çıktıklarını görüyoruz. Buradaki şeffaflığın artırılması, fonların yönetim performansının yükseltilmesiyle birlikte Bireysel Emeklilik Sistemi'nde kalış oranının önemli düzeyde artacağını düşünüyoruz. Hanehalkının finansal tercihlerinde güvenilirlik ve bilinirlik çok önemli bir psikolojik bariyer” ifadelerini kullandı.
İstanbul Finans Merkezi'nin ana omurgalarından biri olan finansal teknolojilerin güvenilirlik ve bilinirlik psikolojik bariyerinin düşürülmesinde önemli rol oynayabileceğini ifade eden Kaya, finansal teknoloji uygulamalarının kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte bu finansal araçlara yönelik güveninin ve bilinirliğinin arttığını, psikolojik bariyerin azaldığını bildirdi.
Hanehalkının müteşebbis bir tarafının olduğunu, yeterli nakit elde ettiğinde iş kurmayı düşündüğünü belirten Kaya, hanehalkının kamunun denetleyici olarak yer almasını önemli bir güvenlik kaynağı olarak gördüğünü ve o ürüne yatırım yapmasına pozitif etki ettiğini belirtti.
Kaya, 2019 ikinci yarısı saha araştırması sonucuna göre hanehalkının yüzde 20'sinin tasarruf edebildiğini ifade ettiğini, yatırım amaçlı tasarrufların tedbir amaçlı tasarruflardan sonra geldiğini belirterek, tasarruf etmeme nedeninin ise gelir yetersizliği ve beklenmedik harcamaların çıkmış olması olarak görüldüğünü vurguladı.
Araştırma sonuçlarının detaylarına "https://cbfo.gov.tr/turkiye-hanehalki-finansal-tutum-ve-algi-arastirmasi/" adresi üzerinden ulaşılabiliyor.
VİDEO: 10 KİŞİDEN 8'İ EMEKLİLİK İÇİN TASARRUF EDİYOR-ARŞİV