Sağlıklı yaşam için hareket etmenin önemi hakkında toplumda farkındalık yaratmak amacıyla 7’den 70’e herkesi gündelik hayatta bisiklete binmeyi teşvik eden ETİ, Aktif Yaşam Derneği işbirliğiyle sürdürdüğü ‘ETİ Sarı Bisiklet Sosyal Sorumluluk Projesi’ kapsamında bisiklet paydaşlarını bir araya getirdiği bir çalıştay düzenledi.
Gündelik hayatta bisiklet kullanımını artırmak için çözüm önerilerinin ve geleceğe yönelik eylem planlarının geliştirildiği Sarı Bisiklet Çalıştayı’na aralarında; Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi kamu kurumlarından yöneticilerin yanı sıra, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve medya temsilcileri ile akademisyenlerden oluşan geniş bir grup katıldı.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan ETİ İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu; “ETİ Sarı Bisiklet Sosyal Sorumluluk Projesi ile geçtiğimiz 4 yılda toplumun farklı kesimlerine gittik. Kadınların, çocukların, üniversitelerin, ailelerin gündelik hayatlarına girdik. Projeyi gerçekleştirirken birçok ortaklık ve iş birlikleri gerçekleştirdik. Birlikteliklerin gücünü bilen bir şirket olarak bisikletin gündelik hayatta yaygınlaşması için paydaşların bu meseleyi bir arada tartışması gerektiğine dair ihtiyaç tespit ettik. Bu amaçla Sarı Bisiklet Çalıştayı’nı düzenledik. Bisiklet paydaşlarını zaman zaman bir araya getirerek çözüm odaklı fikir ve işbirliklerinin geliştirildiği bir zemin sunmak Sarı Bisiklet Sosyal Sorumluluk Projesi’nin yeni misyonlarından biridir.” dedi.
Eskişehir ETİ Yönetim Kampüsü’nde gerçekleşen Sarı Bisiklet Çalıştayı’nda “Bisiklet, Hareket, Sağlık, Kent” ilişkisinin masaya yatırıldığı bir panel düzenlendi. Aktif Yaşam Derneği Kurucu Üyesi Mehmet Ali Çalışkan’ın moderatörlüğünde Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Daire Başkanı Doç. Dr. Nazan Yardım, Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak, bisiklet yazar-çizeri Aydan Çelik ve gazeteci Serkan Ocak’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde, bisiklet sağlık, kent ve medya ekseninde değerlendirildi.
Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Daire Başkanı Doç. Dr. Nazan Yardım: “Bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi için fiziksel aktivite şart. Bisiklet de hareketin en önemli araçlarından biri”
Nazan Yardım, Sağlıklı Bakanlığı’nın bisikletle alakalı çalışmalarını şöyle değerlendirdi; “Tüm dünyada ve Türkiye’de kalp-damar, kanser, diyabet ve obezite gibi kronik hastalıklar, ölümlerin en büyük nedeni. Sağlık Bakanlığı olarak bizim temel görevimiz, 1. Basamak Aile Merkezleri’nde ve hastanelerimizde hastalıkların tedavi edilmesi. Ama bunun ötesinde bizim derdimiz hasta olunmaması. Çünkü hastalandığımızda hepimiz ilaç kullanıyoruz. Dolayısıyla bu, hem devlete hem kişiye ciddi bir yük oluşturuyor. Mühim olan bulaşıcı olmayan hastalıkların önüne geçebilmek. Bu noktada da fiziksel aktivite en önemli araçlardan biri bizler için”.
Gündelik hayatta bisiklet kullanımını artırmak için çözüm önerilerinin ve geleceğe yönelik eylem planlarının geliştirildiği Sarı Bisiklet Çalıştayı’na aralarında; Sağlık Bakanlığı, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı gibi kamu kurumlarından yöneticilerin yanı sıra, yerel yönetimler, sivil toplum kuruluşları, özel sektör ve medya temsilcileri ile akademisyenlerden oluşan geniş bir grup katıldı.
Çalıştayın açılış konuşmasını yapan ETİ İcra Kurulu Başkanı Hakan Polatoğlu; “ETİ Sarı Bisiklet Sosyal Sorumluluk Projesi ile geçtiğimiz 4 yılda toplumun farklı kesimlerine gittik. Kadınların, çocukların, üniversitelerin, ailelerin gündelik hayatlarına girdik. Projeyi gerçekleştirirken birçok ortaklık ve iş birlikleri gerçekleştirdik. Birlikteliklerin gücünü bilen bir şirket olarak bisikletin gündelik hayatta yaygınlaşması için paydaşların bu meseleyi bir arada tartışması gerektiğine dair ihtiyaç tespit ettik. Bu amaçla Sarı Bisiklet Çalıştayı’nı düzenledik. Bisiklet paydaşlarını zaman zaman bir araya getirerek çözüm odaklı fikir ve işbirliklerinin geliştirildiği bir zemin sunmak Sarı Bisiklet Sosyal Sorumluluk Projesi’nin yeni misyonlarından biridir.” dedi.
Eskişehir ETİ Yönetim Kampüsü’nde gerçekleşen Sarı Bisiklet Çalıştayı’nda “Bisiklet, Hareket, Sağlık, Kent” ilişkisinin masaya yatırıldığı bir panel düzenlendi. Aktif Yaşam Derneği Kurucu Üyesi Mehmet Ali Çalışkan’ın moderatörlüğünde Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Daire Başkanı Doç. Dr. Nazan Yardım, Lüleburgaz Belediye Başkanı Emin Halebak, bisiklet yazar-çizeri Aydan Çelik ve gazeteci Serkan Ocak’ın konuşmacı olarak katıldığı panelde, bisiklet sağlık, kent ve medya ekseninde değerlendirildi.
Sağlık Bakanlığı Sağlıklı Beslenme ve Hareketli Yaşam Daire Başkanı Doç. Dr. Nazan Yardım: “Bulaşıcı olmayan hastalıkların önlenmesi için fiziksel aktivite şart. Bisiklet de hareketin en önemli araçlarından biri”
Nazan Yardım, Sağlıklı Bakanlığı’nın bisikletle alakalı çalışmalarını şöyle değerlendirdi; “Tüm dünyada ve Türkiye’de kalp-damar, kanser, diyabet ve obezite gibi kronik hastalıklar, ölümlerin en büyük nedeni. Sağlık Bakanlığı olarak bizim temel görevimiz, 1. Basamak Aile Merkezleri’nde ve hastanelerimizde hastalıkların tedavi edilmesi. Ama bunun ötesinde bizim derdimiz hasta olunmaması. Çünkü hastalandığımızda hepimiz ilaç kullanıyoruz. Dolayısıyla bu, hem devlete hem kişiye ciddi bir yük oluşturuyor. Mühim olan bulaşıcı olmayan hastalıkların önüne geçebilmek. Bu noktada da fiziksel aktivite en önemli araçlardan biri bizler için”.
"BİSİKLETİN ÖNEMİNİ VURGULAMAK, BİR ULAŞIM ARACI OLARAK TANITMAK ÖNEMLİ!”
Ülkemizde bisiklet yolları yapmanın ve bisiklet dağıtmanın, bisikletin yaygınlaşması için tek başına yeterli olmayacağını, yerel yönetimlerin stratejik kararlarında bisikleti gündemine almaları gerektiğini vurgulayan Belediye Başkanı Emin Halebak; “Bisiklet, sınıflar üstü! Bisikletin statüsü yok. Son derece eşitlikçi ve özgürlükçü. Ben belediye başkanı olarak kentte bisikletle geziyorsam, kentteki herhangi bir vatandaşla benim aramda hiçbir fark yok. Hollanda’da, Belçika’da olduğu gibi ülkenin başbakanı işine bisikletle gidip geliyorsa, oradaki herhangi birinden hiçbir farkı yok. Otomobilin seri üretimi başladığında dünyada kaç kilometre otoyol vardı? Otoyollar var diye kimse otomobil yapmadı ki! Yani biz bisiklet yollarını yapmış olsak, insanlar bisiklete mi binecek? İnsanların hepsi bisiklete binmeye başlasa, hiç bisiklet yolu olmasa ne olur? Hiç kaza olmaz. Ben kent halkı için, kent demokrasisinin güçlenmesi, birbirleriyle iletişime geçmeleri ve birbirlerini anlamaları adına bulabildiğim en iyi aracın bisiklet olduğunu düşünüyorum. O nedenle insanları araçlarından indirip yürütebilirsek, bisiklete bindirebilirsek, inanın ki çözemediğimiz birçok sorunun çözümüne de çok hızlı şekilde yaklaşacağımıza inanıyorum.” dedi.
“DAHA ÇOK BİSİKLET HABERİ GÖRMELİYİZ”
Bisikletin medyadaki temsiliyeti konusuna değinen Serkan Ocak: “Bisiklet ya kaza haberleriyle ya da çocuklara karne hediyesi olarak gündeme geliyor. Ulaşım, kent yaşamı ve sağlık boyutuyla olan bağı az konuşuluyor. Spor sayfalarını açtığınızda hep futbolu görüyorsunuz. Okuyucu bunu istiyor, taraftar çok fazla. Buna rağmen yine de bisiklet haberleri yapılabilir. Gazetecinin konuyla alakası da çok önemli oluyor. Ben sorumluluğunu aldığım gazete ekinde bisiklet haberlerine elimden geldiğince yer veriyorum.” dedi.
Bisikletin hayatımızda fazla yer tutmamasının nedenlerinden birinin hareketi sevmiyor oluşumuz olduğunun altını çizen Aydan Çelik; “Geldiğimiz noktada bisiklet olması gereken yerde değil. Sanki mesele topografık bir meseleymiş, örneğin İstanbul’da çok yokuş varmış da engellerden dolayı bisiklet yaygınlaşmıyormuş gibi. Halbuki bu doğru değil. Bunun nedeni bence topografik değil, ideolojik. İdeoloji derken zihinsel yapıyı kast ediyorum. Bunun değişmesi gerekiyor” dedi. Çelik, İstanbul’da yolun sonuna gelinmiş durumda olduğunu vurgulayarak; “Yol yapıyorsunuz araç artıyor. Araç artıyor yol yapıyorsunuz ve coğrafi bir limitiniz var. Burada bisikletin hayat kurtarıcı bir şey olduğunu söylemeye gerek yok, hepimizin bildiği bir şey” diyerek sözlerine devam etti.
Panelin ardından gerçekleşen masa tartışmalarında ‘Bisikletin yaygınlaşması günlük hayatta neleri değiştirir’ ve “Bisikletin gündelik yaşamda yaygınlaşması için neler yapılabilir, hangi paydaşa ne roller düşer?” sorularının yanıtlarını arayan katılımcılar engellere değil fırsatlara odaklandı. Tartışma sonuçlarında öne çıkan kavramların başında “hareketli yaşam ve sağlık” geldi. Bisiklet kullanımının yaygın olduğu bir yerde toplum sağlığının da daha iyi olacağı, bu konunun doğrudan ekonomi ile bağı olduğu ve bisiklet kullanımının artmasıyla sağlık harcamalarının azalacağı vurgulandı.
Öne çıkan ikinci kavram ise çevre oldu. Daha az arabanın, daha az emisyon daha temiz bir hava, daha az trafik ve daha az kaza demek olduğu ve bisikletin kente katabileceklerinden bahsedildi. Farklı toplumsal kesimlerin hayatlarına dokunarak daha yaşanabilir, daha medeni, daha mutlu bir kentin mümkün olacağının altı çizildi. Bisiklet, bir çocuğun hayatında neler değişir sorusuna ise; öncelikle yalnızca fiziksel olarak değil, zihinsel ve bilişsel olarak daha sağlıklı bir birey olacağına ve böylelikle daha mutlu bir çocukluk yaşayacağına dikkat çekildi.
GÜNDELİK HAYATTA BİSİKLETİN YAYGINLAŞMASI “MÜMKÜN”
Çalıştayın en önemli çıktılardan biri ise, yapısal değişikliklerin elzem olmasına rağmen tek başına yeterli olmayacağıydı. Yapısal alanda neler yapılabilir kısmında öne çıkan önerilerin başında bisiklet kullanmaya uygun, entegre, kesintisiz ve standartlara uygun bisiklet yollarının yapılması geldi. Örnek modellerin yaratılması, toplu taşıma entegrasyonu ve bisiklet parkları ise diğer öne çıkan öncelik alanları oldu. İlkokullarda bisikletin sevdirilmesi ve öğretilmesi için eğitimler yapılması, müfredatta bisiklete daha çok yer verilmesi ve çocukları bisiklete daha çok teşvik edilebilecek projeler uygulanması gerektiği belirtildi. Yerel yönetimlerin, bakanlıkların, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, özel sektörün ve tüm paydaşların sorumluluk alanlarının ve işbirliğinin altı çizildi.
Katılımcılar, bisikletin yaygınlaşmasının önünde pek çok engel olduğu gibi sayısız da fırsatın var olduğunu vurgulayarak, çalıştayın bu fırsatların konuşulmaya başlandığı, önerilerin geliştirildiği önemli bir başlangıç olduğunu, çalıştay sonuçlarının daha fazla işbirlikleri yapılmasına örnek olması açısından çok önemli katkılar sağladığını ifade ettiler.
Sarı Bisiklet Çalıştayı’nın çıktıları, rapor halinde hazırlanarak bisikletli yaşamın bütün paydaşlarına sunulacak.
Ülkemizde bisiklet yolları yapmanın ve bisiklet dağıtmanın, bisikletin yaygınlaşması için tek başına yeterli olmayacağını, yerel yönetimlerin stratejik kararlarında bisikleti gündemine almaları gerektiğini vurgulayan Belediye Başkanı Emin Halebak; “Bisiklet, sınıflar üstü! Bisikletin statüsü yok. Son derece eşitlikçi ve özgürlükçü. Ben belediye başkanı olarak kentte bisikletle geziyorsam, kentteki herhangi bir vatandaşla benim aramda hiçbir fark yok. Hollanda’da, Belçika’da olduğu gibi ülkenin başbakanı işine bisikletle gidip geliyorsa, oradaki herhangi birinden hiçbir farkı yok. Otomobilin seri üretimi başladığında dünyada kaç kilometre otoyol vardı? Otoyollar var diye kimse otomobil yapmadı ki! Yani biz bisiklet yollarını yapmış olsak, insanlar bisiklete mi binecek? İnsanların hepsi bisiklete binmeye başlasa, hiç bisiklet yolu olmasa ne olur? Hiç kaza olmaz. Ben kent halkı için, kent demokrasisinin güçlenmesi, birbirleriyle iletişime geçmeleri ve birbirlerini anlamaları adına bulabildiğim en iyi aracın bisiklet olduğunu düşünüyorum. O nedenle insanları araçlarından indirip yürütebilirsek, bisiklete bindirebilirsek, inanın ki çözemediğimiz birçok sorunun çözümüne de çok hızlı şekilde yaklaşacağımıza inanıyorum.” dedi.
“DAHA ÇOK BİSİKLET HABERİ GÖRMELİYİZ”
Bisikletin medyadaki temsiliyeti konusuna değinen Serkan Ocak: “Bisiklet ya kaza haberleriyle ya da çocuklara karne hediyesi olarak gündeme geliyor. Ulaşım, kent yaşamı ve sağlık boyutuyla olan bağı az konuşuluyor. Spor sayfalarını açtığınızda hep futbolu görüyorsunuz. Okuyucu bunu istiyor, taraftar çok fazla. Buna rağmen yine de bisiklet haberleri yapılabilir. Gazetecinin konuyla alakası da çok önemli oluyor. Ben sorumluluğunu aldığım gazete ekinde bisiklet haberlerine elimden geldiğince yer veriyorum.” dedi.
Bisikletin hayatımızda fazla yer tutmamasının nedenlerinden birinin hareketi sevmiyor oluşumuz olduğunun altını çizen Aydan Çelik; “Geldiğimiz noktada bisiklet olması gereken yerde değil. Sanki mesele topografık bir meseleymiş, örneğin İstanbul’da çok yokuş varmış da engellerden dolayı bisiklet yaygınlaşmıyormuş gibi. Halbuki bu doğru değil. Bunun nedeni bence topografik değil, ideolojik. İdeoloji derken zihinsel yapıyı kast ediyorum. Bunun değişmesi gerekiyor” dedi. Çelik, İstanbul’da yolun sonuna gelinmiş durumda olduğunu vurgulayarak; “Yol yapıyorsunuz araç artıyor. Araç artıyor yol yapıyorsunuz ve coğrafi bir limitiniz var. Burada bisikletin hayat kurtarıcı bir şey olduğunu söylemeye gerek yok, hepimizin bildiği bir şey” diyerek sözlerine devam etti.
Panelin ardından gerçekleşen masa tartışmalarında ‘Bisikletin yaygınlaşması günlük hayatta neleri değiştirir’ ve “Bisikletin gündelik yaşamda yaygınlaşması için neler yapılabilir, hangi paydaşa ne roller düşer?” sorularının yanıtlarını arayan katılımcılar engellere değil fırsatlara odaklandı. Tartışma sonuçlarında öne çıkan kavramların başında “hareketli yaşam ve sağlık” geldi. Bisiklet kullanımının yaygın olduğu bir yerde toplum sağlığının da daha iyi olacağı, bu konunun doğrudan ekonomi ile bağı olduğu ve bisiklet kullanımının artmasıyla sağlık harcamalarının azalacağı vurgulandı.
Öne çıkan ikinci kavram ise çevre oldu. Daha az arabanın, daha az emisyon daha temiz bir hava, daha az trafik ve daha az kaza demek olduğu ve bisikletin kente katabileceklerinden bahsedildi. Farklı toplumsal kesimlerin hayatlarına dokunarak daha yaşanabilir, daha medeni, daha mutlu bir kentin mümkün olacağının altı çizildi. Bisiklet, bir çocuğun hayatında neler değişir sorusuna ise; öncelikle yalnızca fiziksel olarak değil, zihinsel ve bilişsel olarak daha sağlıklı bir birey olacağına ve böylelikle daha mutlu bir çocukluk yaşayacağına dikkat çekildi.
GÜNDELİK HAYATTA BİSİKLETİN YAYGINLAŞMASI “MÜMKÜN”
Çalıştayın en önemli çıktılardan biri ise, yapısal değişikliklerin elzem olmasına rağmen tek başına yeterli olmayacağıydı. Yapısal alanda neler yapılabilir kısmında öne çıkan önerilerin başında bisiklet kullanmaya uygun, entegre, kesintisiz ve standartlara uygun bisiklet yollarının yapılması geldi. Örnek modellerin yaratılması, toplu taşıma entegrasyonu ve bisiklet parkları ise diğer öne çıkan öncelik alanları oldu. İlkokullarda bisikletin sevdirilmesi ve öğretilmesi için eğitimler yapılması, müfredatta bisiklete daha çok yer verilmesi ve çocukları bisiklete daha çok teşvik edilebilecek projeler uygulanması gerektiği belirtildi. Yerel yönetimlerin, bakanlıkların, sivil toplum kuruluşlarının, üniversitelerin, özel sektörün ve tüm paydaşların sorumluluk alanlarının ve işbirliğinin altı çizildi.
Katılımcılar, bisikletin yaygınlaşmasının önünde pek çok engel olduğu gibi sayısız da fırsatın var olduğunu vurgulayarak, çalıştayın bu fırsatların konuşulmaya başlandığı, önerilerin geliştirildiği önemli bir başlangıç olduğunu, çalıştay sonuçlarının daha fazla işbirlikleri yapılmasına örnek olması açısından çok önemli katkılar sağladığını ifade ettiler.
Sarı Bisiklet Çalıştayı’nın çıktıları, rapor halinde hazırlanarak bisikletli yaşamın bütün paydaşlarına sunulacak.