Ege Demir-Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği tarafından Avrupa Birliği Yeşil Mutabakat’ının demir-çelik sektörüne etkilerini ve geleceğe yönelik yol haritasını düzenlediği bir toplantıyla ele aldı.
Toplantıda bir konuşma yapan Ege Demir Demirdışı Metaller İhracatçıları Birliği Başkanı Yalçın Ertan, hammadde fiyatlarındaki ani değişiklikler, enerji krizi, Ukrayna-Rusya savaşı; iç piyasada ekonomik değişimlerin yanı sıra Yeşil Mutabakat’a sağlanacak uyum ve sınırda karbon düzenlenmesinin hayata geçirilmesi ile ihracatçıların maliyetlerinde meydana gelecek artışlar sektör için önemli risk oluşturuyor.
Ertan “Avrupa Yeşil Mutabakatı kapsamında sınırda karbon vergisi gibi yeni uygulamalar ile başta demir-çelik, kimya, otomotiv, tekstil olmak üzere birçok sektörümüzün ihracatının ve rekabet gücünün etkileneceğini biliyoruz. Yapılan çalışmalar bu sürecin olası yıllık maliyetinin 1,8 milyar dolar seviyelerine çıkabileceğini gösteriyor. Türkiye’nin 2053 sıfır emisyon hedefi çerçevesinde de hepimizin bu sürece ayak uydurması gerekiyor” diye konuştu.
EMİSYONDA EN SORUMLU ÜLKELERDEN BİRİ TÜRKİYE
Türkiye Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Dr. M. Veysel Yayan ise “Yeşil kalkınma için 3 milyar dolarlık finansman oluşturuldu. Sınırda Karbon Düzenleme Mekanizması kapsamındaki ürünlerin Avrupa Birliği’ne ihracat miktarına göre baktığımızda en sorumlu ülke Rusya, ikinci Çin, üçüncü ise Türkiye. Önümüzdeki dönemde karbon düzenlemesi kapsamında sorunlarla karşı karşıya kalacağımızı öngörüyoruz. 2030 yılı itibarıyla yüzde 21 yani 246 milyon tonluk düşüş yapmamız gerekiyor. Karbon maliyeti 352 milyon euro yani 400 milyon dolar civarında” dedi.
Türk çelik sektörünün Yeşil Mutabakat hedeflerine uyum çalışmalarının devam ettiğini ve bu kapsamda son 15 yıl içinde baca gazlarının kontrol altına alınmasına imkan sağlayan sistemlerin devreye alındığını söyleyen Veysel Yayan, Türkiye’de bir Emisyon Ticaret Sistemi’nin (ETS) kurulması ve ETS gelirlerinin, yeşil dönüşüme yönelik yatırımlar yapan sektörlere finansman kaynağı oluşturulacak şekilde tahsis edilmesine ihtiyaç duyulduğunu vurguladı. “Karbon kaçağı riski altında olduğu düşünülen enerji yoğun sektörler için ücretsiz tahsisatlar verilmesi gerekiyor. YEKDEM ve Çevre Katkı Payı uygulamaları ile oluşturulan fonlardan ve bütçeden şimdiden destek sağlanarak, sera gazlarının azaltılması için yatırımların yapılması önemli” diye konuştu.