Okul çağındaki her 100 çocuktan 5'inde görülebilen okul korkusunun çocukların yaşam kalitesini olumsuz etkilediği bildirildi. Uzmanlar, eğitim-öğretim döneminin yaklaşmasıyla çocuklarda baş ve karın ağrıları, bulantı, iştahsızlık, keyifsizlik ve uyku düzeninde bozukluğa yol açan problemle mücadele için ebeveynleri bilinçli olmaları konusunda uyarıyor.
İzmir Kent Hastanesi'nde görevli psikolog Nezahat Bingöl, okul dönemi yaklaştıkça çocuklarda yoğun kaygı ve huzursuzluk, okula gitmeme isteği ve yalnız kalma kaygısı olarak karakterize olan duruma ''okul korkusu'' adı verildiğini, çocukların bir kısmı neşe içinde okula giderken, bazılarında ise tersi durumun görülebildiğine dikkati çekti.
Bingöl, her 100 çocuktan yaklaşık 4-5'inde okul korkusunun görülebileceğini vurgulayarak, belirtilerinin baş ve karın ağrıları, bulantı, iştahsızlık, keyifsizlik, uyku düzeninde bozukluk, okul sorumluluklarının yerine getirilmesinde aksamalar, nedensiz gözyaşları, alıngan ve sinirlilik şeklinde olabileceğini anlattı.
Bingöl, anneden ayrı kalma endişesi, velilerin mükemmeliyetçi başarı beklentisi ve yeni deneyimlerle baş etmekte güçlük yaşanmasının okul korkusuna yol açtığını belirterek, aşırı koruyucu ailelerin çocuklarında görülme olasılığının daha yüksek olduğunu bildirdi.
Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişki kurarken koruyucu ve kollayıcı tutum takınmaları, yapabilecekleri şeyleri onlar adına yapmaları ve aşırı verici olmalarının çocukları pasif hale getirdiğine işaret eden Bingöl, ''Bu da ayrılık endişesini yoğun yaşamalarına neden olmaktadır. Anne ve babanın yoğun endişeli ruh hali de çocuğa yansır. Çocuk, anne babasının gözünden dünyaya bakar. Endişeli olmak, 'endişeli bir çocuk yetiştirmek' demektir'' şeklinde konuştu.
Okul korkusunun okula yeni başlayan küçük yaş grubundaki çocuklarda görülebileceği gibi, ergenlik döneminde de görülebileceğini anlatan Bingöl, ''akut'' nitelikteki korkunun uygun yaklaşımlarla giderilmemesi halinde ilerleyen yaşlarda kronikleşebileceği konusunda ebeveynleri uyardı.
AİLELERE ÖNERİLER
sikolog Bingöl, akut okul korkusunu yenmek ve ilerleyen yaşlarda kronikleşmesini önlemek için ebeveynlere şunları tavsiye etti:
-Çocuğun fiziksel yakınmaları varsa doktora götürün.
-Tutarlı ve kararlı olun, en ufak bir yakınmada çocuğunuzu evde tutar ve okula götürmezseniz bunu alışkanlık haline getirir. Pazarlık etmeyin. Cümlelerinizle alternatif yaratmayın. ''Okula gitmezse eğer başka bir şey yapabilir'' gibi diyaloglarından kaçının.
-Küçük çocuk okula alışıncaya kadar öğretmeniyle işbirliği sağlayın. Her sabah okula gitmenin güzel bir şey olduğu üzerine davranışlar geliştirin. Birlikte kahvaltı yapın, beraber okula hazırlanın, gerekirse bir süre okula bırakın.
-Akşam okul hakkında konuşun, siz de işte neler yaptığınızı anlatın.
-Ders konusunda hemen baskı yapmayın, yüksek beklentilerle çocuğun özgüvenini düşürmeyin.
-Başka çocuklarla kıyaslamayın.
İzmir Kent Hastanesi'nde görevli psikolog Nezahat Bingöl, okul dönemi yaklaştıkça çocuklarda yoğun kaygı ve huzursuzluk, okula gitmeme isteği ve yalnız kalma kaygısı olarak karakterize olan duruma ''okul korkusu'' adı verildiğini, çocukların bir kısmı neşe içinde okula giderken, bazılarında ise tersi durumun görülebildiğine dikkati çekti.
Bingöl, her 100 çocuktan yaklaşık 4-5'inde okul korkusunun görülebileceğini vurgulayarak, belirtilerinin baş ve karın ağrıları, bulantı, iştahsızlık, keyifsizlik, uyku düzeninde bozukluk, okul sorumluluklarının yerine getirilmesinde aksamalar, nedensiz gözyaşları, alıngan ve sinirlilik şeklinde olabileceğini anlattı.
Bingöl, anneden ayrı kalma endişesi, velilerin mükemmeliyetçi başarı beklentisi ve yeni deneyimlerle baş etmekte güçlük yaşanmasının okul korkusuna yol açtığını belirterek, aşırı koruyucu ailelerin çocuklarında görülme olasılığının daha yüksek olduğunu bildirdi.
Ebeveynlerin çocuklarıyla ilişki kurarken koruyucu ve kollayıcı tutum takınmaları, yapabilecekleri şeyleri onlar adına yapmaları ve aşırı verici olmalarının çocukları pasif hale getirdiğine işaret eden Bingöl, ''Bu da ayrılık endişesini yoğun yaşamalarına neden olmaktadır. Anne ve babanın yoğun endişeli ruh hali de çocuğa yansır. Çocuk, anne babasının gözünden dünyaya bakar. Endişeli olmak, 'endişeli bir çocuk yetiştirmek' demektir'' şeklinde konuştu.
Okul korkusunun okula yeni başlayan küçük yaş grubundaki çocuklarda görülebileceği gibi, ergenlik döneminde de görülebileceğini anlatan Bingöl, ''akut'' nitelikteki korkunun uygun yaklaşımlarla giderilmemesi halinde ilerleyen yaşlarda kronikleşebileceği konusunda ebeveynleri uyardı.
AİLELERE ÖNERİLER
sikolog Bingöl, akut okul korkusunu yenmek ve ilerleyen yaşlarda kronikleşmesini önlemek için ebeveynlere şunları tavsiye etti:
-Çocuğun fiziksel yakınmaları varsa doktora götürün.
-Tutarlı ve kararlı olun, en ufak bir yakınmada çocuğunuzu evde tutar ve okula götürmezseniz bunu alışkanlık haline getirir. Pazarlık etmeyin. Cümlelerinizle alternatif yaratmayın. ''Okula gitmezse eğer başka bir şey yapabilir'' gibi diyaloglarından kaçının.
-Küçük çocuk okula alışıncaya kadar öğretmeniyle işbirliği sağlayın. Her sabah okula gitmenin güzel bir şey olduğu üzerine davranışlar geliştirin. Birlikte kahvaltı yapın, beraber okula hazırlanın, gerekirse bir süre okula bırakın.
-Akşam okul hakkında konuşun, siz de işte neler yaptığınızı anlatın.
-Ders konusunda hemen baskı yapmayın, yüksek beklentilerle çocuğun özgüvenini düşürmeyin.
-Başka çocuklarla kıyaslamayın.