Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince, Sincan Ceza ve İnfaz Kurumları kampüsündeki salonda görülen duruşmada savunma yapan sanık Özçetin, suçlamaları reddetti.
Harekat komutanı olarak üssün ikinci adamı olmadığını ve kıdem olarak dördüncü sırada bulunduğunu savunan Özçetin, üste kendisinden daha kıdemli iki albay da bulunduğunu söyledi.
Hava kuvvetleri üs teşkilatının kara ve deniz kuvvetlerinden farklı olduğunu ileri süren Özçetin, uçak sistemleri ve destek grup komutanlarının kendisiyle aynı seviyede olduğunu ve bunların birbirlerine emir verme yetkilerinin bulunmadığını kaydetti.
Üste üç tip mesai bulunduğunu, genel mesainin saat 14.00'te bittiğini ifade eden Özçetin, kendisine bağlı 141, 142 ve 143. filoların bu mesaiye tabi olmadığını bildirdi.
Hava kuvvetlerinin acil pilot ihtiyacı olduğu için muharip 141. filonun da belirli bir dönemi kapsayacak şekilde eğitimle görevlendirildiğini anlatan Özçetin, 15 Temmuz olmasaydı filonun ilk mezunlarını 1-2 hafta içinde vereceğini aktardı.
Bayram tatilinde Akıncı'ya Terörle Mücadele Harekatı (TMH) görevi verildiğini, bunu pilotların motivasyonu konusunda fırsata çevirmek için uçaklara mühimmat yüklettiğini iddia eden Özçetin, yükleme tamamlanınca Eskişehir'deki Birleşik Hava Harekat Merkezi'ni (BHHM) arayarak görev istemeyi planladığını, bunu kursiyer pilotlar için de fırsat olarak gördüğünü ileri sürdü.
Özçetin, "15 Temmuz öncesinde üs içerisinde uçuş faaliyetiyle meşgulken ismini hatırlayamadığım bir albay aradı ve Özel Kuvvetler Komutanlığından (ÖKK) aradığını söyledi. Hızır savunma planı ve karşılıklı işbirliğinden bahsetti. Bu kapsamda Konya'da eğitim alınacağından bahsetti. Öncesinde pilotlarla bir araya gelinmesinin eğitime katkı sağlayacağını belirtti. 15 Temmuz teklifi de bu arayan albaydan geldi. Ben de kabul ettim." iddiasında bulundu.
Olayın kendisi dışında geliştiğini, kimseyi üsse davet etmediğini savunan Özçetin, karşılıklı etkileşim için planladıkları toplantı çerçevesinde 15 Temmuz'da saat 16.00 itibarıyla 5-6 ÖKK personelinin üsse geldiğini, bu kişilerle 143. filonun kamelyasında bir süre sohbet ettiklerini, ardından diğer filoları kontrol için oradan ayrıldığını öne sürdü.
Bu sırada üsse gelenlerin sayısının arttığını anlatan Özçetin, filoya geri döndüğünde tam teçhizatlı bir grupla karşılaştığını, olağan dışı bir hareketlilik gördüğünü ve ne olduğunu anlamaya çalıştığını söyledi.
Bu kişilerden birinin bazı yerlere terör saldırısı olacağı, polis özel harekatın hedef alınacak yerlerden biri olduğu ve koruma için uçuş yapılması gerektiği yönünde sözler sarf ettiğini aktaran Özçetin, Eskişehir BHHM'den talimat gelmeden uçuş yapılamayacağını söylediğini iddia etti.
Bu kişilerin kendisini tehdit ettiği iddiasında bulunan Özçetin, 141. filoya giderek kendisinden istenenleri pilotlara söylediğini aktardı.
Özçetin, "Ben tehdit ve zorlamayla sadece pilotlara bir talimat verdim. Normal şartlar altında bu talimat bir sonuç üretmez. Uçuş için pist, uçak ve pilot lazım. Tanık ifadeleri ortada, deliller ortada. Meydanın uçuşa hazırlanmasına yönelik bir tane talimatım yok. Pilotlara verdiğim talimatın uçuş sonucunu üretmesi beklenmez." görüşünü savundu.
Daha sonra üsse 8-10 helikopter geldiğini, gelenlerin "Yurtta Sulh Harekatı" kapsamında geldiklerini söylediklerini ileri süren Özçetin, "Yurtta Sulh" ifadesini ilk kez orada duyduğunu iddia etti. Ardından 2 helikopter daha geldiğini, helikopterden kafaları kapalı 2 karacı general indirildiğini söyleyen Özçetin, gelenlerin sığınağa götürüldüğünü anlattı.
Özçetin, olanları anlamak için konuştuğu yüzü maskeli kişilerin Genelkurmay Başkanının üsse geldiğini, emir komutanın onda olduğunu, açıklamanın ilerleyen saatlerde yapılacağını, "Yurtta Sulh"un ne olduğunu o zaman öğreneceğini söylediklerini ileri sürdü.
Bu kişilerin isteğiyle 141. ve 143. filoya gittikten sonra Hava Kuvvetleri Komutanını karşılamaya gönderildiğini aktaran Özçetin, komutanı karşıladığını, bir anormallik sezmediğini söyledi. Özçetin, "O esnada, Hava Kuvvetleri Komutanı, 'Faaliyetlerinizi durdurun.' demiyordu. Bütün yaşanılanların komutanın bilgisinde geliştiğini değerlendirdim. Bunun oluşturmuş olduğu ruh haletiyle filodan ayrıldım." iddiasında bulundu.
Genelkurmay Başkanı Akar'ı görmek için yeniden karargaha gittiğini ancak silahlı askerlerin kendisine engel olduğunu öne süren Özçetin, ilerleyen saatlerde 142. filoya iniş yapan kargo uçaklarından silahlı unsurların indiğine şahit olduğunu aktardı.
Her tarafta teçhizatlı askerlerin bulunduğunu anlatan Özçetin, "Biraz vakit geçirdikten sonra 143. filoda, saat 03.30 civarında silahlı unsurlar benden talepleri oldu. Malatya ile görüşüp uçakları uçurmamı istediler. Bu konuya önem veriyorlardı ama Malatya'dan uçaklar kalkmadı. Bu durum moral ve motivasyonlarını etkiledi. Böyle bir boşluk anından kursiyerlerin ayrılmalarını istedim. Bunun üzerine kursiyerler birer ikişer ayrılmaya başladı." ifadesini kullandı.
"O KONUŞMALARI KABUL ETMİYORUM"
Dava dosyasını ve ek klasörlerinin tamamını inceleyemediğini, aleyhine olan hususların hiç birini kabul etmediğini söyleyen Özçetin, darbe girişimi sırasında Ankara'ya bomba yağdıran pilotlara emir vermediğini savundu.
TBMM'ye bomba atılması hususunda filo kameraları ile telsiz kayıtlarının birlikte değerlendirilmesi halinde bombalamadan 40 dakika önce filodan ayrıldığının ortaya çıkacağını öne süren Özçetin, "Diğer bombalama olayları da aynı bu şekildedir. Aleyhime olan hususlar üç temele dayandırılmış. Bunlar telsiz konuşmaları, sanık ve tanık beyanları ile makam aracımda bulunduğu iddia edilen bir zarf." açıklamasını yaptı.
Uçakları önceden belirlenen hedeflere yönlendiren telsiz görüşmelerinin kendisine ait olmadığını iddia eden Özçetin, şöyle devam etti:
"Telsiz konuşmalarını hatırlamıyorum. Hatırladıklarımı sorgu aşamasında savcılara arz etmiştim. 'Cumhurbaşkanlığı uçağı geçti mi' anonsu, daha önce iki defa yaşadığımız uçaklar arası yakın geçişle ilgilidir. Darbeyle alakası yoktur. Üssümüzün uçaklarıyla cumhurbaşkanlığının uçağı arasında iki kez yakın geçiş olmuştur. Bunun bir daha yaşanmaması için toplantı yapılmış, bir dizi tedbir alınmıştı. Yapılan görüşme de bu kapsamdadır. Diğer konuşmaların bana ait olup olmadığını bilmiyorum. Bana ait olsa bile hangi şartlarda gerçekleştiğini hatırlamıyorum. Böyle bir ortamda kimse konuşmasını serbest iradesi ile yapamaz. Tapelerle ilgili dosyada bilirkişi raporu var. Hava Kuvvetleri Komutanlığına hazırlatılmış. O bilir kişilerden biri mahrem imamlar davasının sanığı. Bu nedenle o konuşmaları kabul etmiyorum."
Makam aracından yapılan aramada, devlet büyüklerinin isim ve adreslerinin yer aldığı bir zarf bulunduğunu belirten Özçetin, söz konusu belgelerin tutuklandıktan sonra ele geçirildiğini bu nedenle delil olarak sayılamayacağını savundu. Özçetin, belgelerin başkaları tarafından aracına konulmuş olabileceğini iddia etti.
15 Temmuz'dan önce darbe girişimine yönelik çalışmalarda bulunduğuna ilişkin iddialara da değinen Özçetin, "Böyle bir çalışmada bulunduğum iddiası temelsizdir. Yurtta Sulh Konseyi'nde yer almadım, darbe girişimi için planlama yapmadım, hava harekatını yönetmedim, serbest irademle darbe girişimi içinde yer almadım. Kısacası hakkımdaki bütün suçlamaları kabul etmiyorum." savunmasını yaptı.
Duruşmaya ara verildi.
"AKINCI ÜSSÜNÜN BAŞ FETÖ'CÜSÜ"
İddianamede, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olarak darbe kalkışmasından önce Akıncı Üssü'nde toplantılar düzenleyen Özçetin, sanık eski Yarbay Hakan Karkuş'un darbe yapılacağını açıkladığı toplantıya Ankara'da vurulacak hedeflerin listesini getirdiği belirtiliyor.
İddianamede, yetkisi olmamasına rağmen darbe girişiminin yaşandığı gece uçaklara mühimmat yükletmesini sağladığı ifade edilen Özçetin'in, Akıncı'dan havalanıp sivillere bomba yağdıran uçakların sevk ve idaresini bizzat yaptığı vurgulanıyor.
Bombalama yapan pilotlardan sanık eski Üsteğmen Müslüm Macit, ifadesinde, Özçetin'in "Genelkurmay Başkanlığı üstünde mach üstü geçiş serbest. Polis özel harekatta hareketlilik olursa ateş serbest." şeklinden emir verdiğini aktardı.
Harekat merkezinde pilotlara "Yurtta Sulh harekatı başladı." şeklinde bilgilendirme yapan Özçetin, daha sonra TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Polis Özel Harekat, Ankara Emniyeti ve TÜRKSAT'ın bombalanması emrini verdiği iddia edildi.
Meclisi bombalayan pilot Hasan Hüseyin Balıkçı, ifadesinde Özçetin için "Akıncı Üssü'nün baş FETÖ'cüsü" demişti.
Harekat komutanı olarak üssün ikinci adamı olmadığını ve kıdem olarak dördüncü sırada bulunduğunu savunan Özçetin, üste kendisinden daha kıdemli iki albay da bulunduğunu söyledi.
Hava kuvvetleri üs teşkilatının kara ve deniz kuvvetlerinden farklı olduğunu ileri süren Özçetin, uçak sistemleri ve destek grup komutanlarının kendisiyle aynı seviyede olduğunu ve bunların birbirlerine emir verme yetkilerinin bulunmadığını kaydetti.
Üste üç tip mesai bulunduğunu, genel mesainin saat 14.00'te bittiğini ifade eden Özçetin, kendisine bağlı 141, 142 ve 143. filoların bu mesaiye tabi olmadığını bildirdi.
Hava kuvvetlerinin acil pilot ihtiyacı olduğu için muharip 141. filonun da belirli bir dönemi kapsayacak şekilde eğitimle görevlendirildiğini anlatan Özçetin, 15 Temmuz olmasaydı filonun ilk mezunlarını 1-2 hafta içinde vereceğini aktardı.
Bayram tatilinde Akıncı'ya Terörle Mücadele Harekatı (TMH) görevi verildiğini, bunu pilotların motivasyonu konusunda fırsata çevirmek için uçaklara mühimmat yüklettiğini iddia eden Özçetin, yükleme tamamlanınca Eskişehir'deki Birleşik Hava Harekat Merkezi'ni (BHHM) arayarak görev istemeyi planladığını, bunu kursiyer pilotlar için de fırsat olarak gördüğünü ileri sürdü.
Özçetin, "15 Temmuz öncesinde üs içerisinde uçuş faaliyetiyle meşgulken ismini hatırlayamadığım bir albay aradı ve Özel Kuvvetler Komutanlığından (ÖKK) aradığını söyledi. Hızır savunma planı ve karşılıklı işbirliğinden bahsetti. Bu kapsamda Konya'da eğitim alınacağından bahsetti. Öncesinde pilotlarla bir araya gelinmesinin eğitime katkı sağlayacağını belirtti. 15 Temmuz teklifi de bu arayan albaydan geldi. Ben de kabul ettim." iddiasında bulundu.
Olayın kendisi dışında geliştiğini, kimseyi üsse davet etmediğini savunan Özçetin, karşılıklı etkileşim için planladıkları toplantı çerçevesinde 15 Temmuz'da saat 16.00 itibarıyla 5-6 ÖKK personelinin üsse geldiğini, bu kişilerle 143. filonun kamelyasında bir süre sohbet ettiklerini, ardından diğer filoları kontrol için oradan ayrıldığını öne sürdü.
Bu sırada üsse gelenlerin sayısının arttığını anlatan Özçetin, filoya geri döndüğünde tam teçhizatlı bir grupla karşılaştığını, olağan dışı bir hareketlilik gördüğünü ve ne olduğunu anlamaya çalıştığını söyledi.
Bu kişilerden birinin bazı yerlere terör saldırısı olacağı, polis özel harekatın hedef alınacak yerlerden biri olduğu ve koruma için uçuş yapılması gerektiği yönünde sözler sarf ettiğini aktaran Özçetin, Eskişehir BHHM'den talimat gelmeden uçuş yapılamayacağını söylediğini iddia etti.
Bu kişilerin kendisini tehdit ettiği iddiasında bulunan Özçetin, 141. filoya giderek kendisinden istenenleri pilotlara söylediğini aktardı.
Özçetin, "Ben tehdit ve zorlamayla sadece pilotlara bir talimat verdim. Normal şartlar altında bu talimat bir sonuç üretmez. Uçuş için pist, uçak ve pilot lazım. Tanık ifadeleri ortada, deliller ortada. Meydanın uçuşa hazırlanmasına yönelik bir tane talimatım yok. Pilotlara verdiğim talimatın uçuş sonucunu üretmesi beklenmez." görüşünü savundu.
Daha sonra üsse 8-10 helikopter geldiğini, gelenlerin "Yurtta Sulh Harekatı" kapsamında geldiklerini söylediklerini ileri süren Özçetin, "Yurtta Sulh" ifadesini ilk kez orada duyduğunu iddia etti. Ardından 2 helikopter daha geldiğini, helikopterden kafaları kapalı 2 karacı general indirildiğini söyleyen Özçetin, gelenlerin sığınağa götürüldüğünü anlattı.
Özçetin, olanları anlamak için konuştuğu yüzü maskeli kişilerin Genelkurmay Başkanının üsse geldiğini, emir komutanın onda olduğunu, açıklamanın ilerleyen saatlerde yapılacağını, "Yurtta Sulh"un ne olduğunu o zaman öğreneceğini söylediklerini ileri sürdü.
Bu kişilerin isteğiyle 141. ve 143. filoya gittikten sonra Hava Kuvvetleri Komutanını karşılamaya gönderildiğini aktaran Özçetin, komutanı karşıladığını, bir anormallik sezmediğini söyledi. Özçetin, "O esnada, Hava Kuvvetleri Komutanı, 'Faaliyetlerinizi durdurun.' demiyordu. Bütün yaşanılanların komutanın bilgisinde geliştiğini değerlendirdim. Bunun oluşturmuş olduğu ruh haletiyle filodan ayrıldım." iddiasında bulundu.
Genelkurmay Başkanı Akar'ı görmek için yeniden karargaha gittiğini ancak silahlı askerlerin kendisine engel olduğunu öne süren Özçetin, ilerleyen saatlerde 142. filoya iniş yapan kargo uçaklarından silahlı unsurların indiğine şahit olduğunu aktardı.
Her tarafta teçhizatlı askerlerin bulunduğunu anlatan Özçetin, "Biraz vakit geçirdikten sonra 143. filoda, saat 03.30 civarında silahlı unsurlar benden talepleri oldu. Malatya ile görüşüp uçakları uçurmamı istediler. Bu konuya önem veriyorlardı ama Malatya'dan uçaklar kalkmadı. Bu durum moral ve motivasyonlarını etkiledi. Böyle bir boşluk anından kursiyerlerin ayrılmalarını istedim. Bunun üzerine kursiyerler birer ikişer ayrılmaya başladı." ifadesini kullandı.
"O KONUŞMALARI KABUL ETMİYORUM"
Dava dosyasını ve ek klasörlerinin tamamını inceleyemediğini, aleyhine olan hususların hiç birini kabul etmediğini söyleyen Özçetin, darbe girişimi sırasında Ankara'ya bomba yağdıran pilotlara emir vermediğini savundu.
TBMM'ye bomba atılması hususunda filo kameraları ile telsiz kayıtlarının birlikte değerlendirilmesi halinde bombalamadan 40 dakika önce filodan ayrıldığının ortaya çıkacağını öne süren Özçetin, "Diğer bombalama olayları da aynı bu şekildedir. Aleyhime olan hususlar üç temele dayandırılmış. Bunlar telsiz konuşmaları, sanık ve tanık beyanları ile makam aracımda bulunduğu iddia edilen bir zarf." açıklamasını yaptı.
Uçakları önceden belirlenen hedeflere yönlendiren telsiz görüşmelerinin kendisine ait olmadığını iddia eden Özçetin, şöyle devam etti:
"Telsiz konuşmalarını hatırlamıyorum. Hatırladıklarımı sorgu aşamasında savcılara arz etmiştim. 'Cumhurbaşkanlığı uçağı geçti mi' anonsu, daha önce iki defa yaşadığımız uçaklar arası yakın geçişle ilgilidir. Darbeyle alakası yoktur. Üssümüzün uçaklarıyla cumhurbaşkanlığının uçağı arasında iki kez yakın geçiş olmuştur. Bunun bir daha yaşanmaması için toplantı yapılmış, bir dizi tedbir alınmıştı. Yapılan görüşme de bu kapsamdadır. Diğer konuşmaların bana ait olup olmadığını bilmiyorum. Bana ait olsa bile hangi şartlarda gerçekleştiğini hatırlamıyorum. Böyle bir ortamda kimse konuşmasını serbest iradesi ile yapamaz. Tapelerle ilgili dosyada bilirkişi raporu var. Hava Kuvvetleri Komutanlığına hazırlatılmış. O bilir kişilerden biri mahrem imamlar davasının sanığı. Bu nedenle o konuşmaları kabul etmiyorum."
Makam aracından yapılan aramada, devlet büyüklerinin isim ve adreslerinin yer aldığı bir zarf bulunduğunu belirten Özçetin, söz konusu belgelerin tutuklandıktan sonra ele geçirildiğini bu nedenle delil olarak sayılamayacağını savundu. Özçetin, belgelerin başkaları tarafından aracına konulmuş olabileceğini iddia etti.
15 Temmuz'dan önce darbe girişimine yönelik çalışmalarda bulunduğuna ilişkin iddialara da değinen Özçetin, "Böyle bir çalışmada bulunduğum iddiası temelsizdir. Yurtta Sulh Konseyi'nde yer almadım, darbe girişimi için planlama yapmadım, hava harekatını yönetmedim, serbest irademle darbe girişimi içinde yer almadım. Kısacası hakkımdaki bütün suçlamaları kabul etmiyorum." savunmasını yaptı.
Duruşmaya ara verildi.
"AKINCI ÜSSÜNÜN BAŞ FETÖ'CÜSÜ"
İddianamede, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olarak darbe kalkışmasından önce Akıncı Üssü'nde toplantılar düzenleyen Özçetin, sanık eski Yarbay Hakan Karkuş'un darbe yapılacağını açıkladığı toplantıya Ankara'da vurulacak hedeflerin listesini getirdiği belirtiliyor.
İddianamede, yetkisi olmamasına rağmen darbe girişiminin yaşandığı gece uçaklara mühimmat yükletmesini sağladığı ifade edilen Özçetin'in, Akıncı'dan havalanıp sivillere bomba yağdıran uçakların sevk ve idaresini bizzat yaptığı vurgulanıyor.
Bombalama yapan pilotlardan sanık eski Üsteğmen Müslüm Macit, ifadesinde, Özçetin'in "Genelkurmay Başkanlığı üstünde mach üstü geçiş serbest. Polis özel harekatta hareketlilik olursa ateş serbest." şeklinden emir verdiğini aktardı.
Harekat merkezinde pilotlara "Yurtta Sulh harekatı başladı." şeklinde bilgilendirme yapan Özçetin, daha sonra TBMM, Cumhurbaşkanlığı Külliyesi, Polis Özel Harekat, Ankara Emniyeti ve TÜRKSAT'ın bombalanması emrini verdiği iddia edildi.
Meclisi bombalayan pilot Hasan Hüseyin Balıkçı, ifadesinde Özçetin için "Akıncı Üssü'nün baş FETÖ'cüsü" demişti.