Görüntüyü mükemmelleştiren sihirli kutu
Hayatımıza çok büyük değişimler sunacak yeni bir teknoloji birçok alanda büyük bir hızla gelişim gösteriyor.
Adını sıkça duymaya başladığımız artırılmış gerçeklik (augmented reality), yakın zamanda akıllı telefonlarınızdan televizyonlarınıza, otomobillerinizden evinize, girdiğiniz mağazadan gezdiğiniz müzeye kadar karşınıza çıkacak.
Bizi gelecekte nelerin beklediğini görmek için Türkiye’de artırılmış gerçeklik alanında çalışmalar yapan üç şirketle görüştük, projelerini dinledik, stüdyolarına girdik.
Çalışmalarını aktaracağımız ilk şirket, Türkiye’ye 3D hologram teknolojisini getiren Picasstudio. İki genç girişimcinin kurduğu şirketin ortaklarından Baran Ayaz ve Can Özen, Ntvmsnbc’ye çalışmalarını anlattı:
3D Hologram teknolojilerine İsviçre’deki Reinventi SA şirketi ile başladınız. Bu firmayla olan işbirliğiniz hakkında biraz bilgi verir misiniz?
B.A: Reinventi SA görüntü teknolojileri üzerine araştırmalar yapan ve hologrofik projeksiyon cihazları üreten İsviçre Lugano merkezli bir şirket. Bünyelerinde büyük bir özel hastane bulunuyor. Bu hastanenin görüntüleme ihtiyaçları doğrultusunda kalp ve beyin cerrahide kullanılan görüntüleme cihazları üretmeye başlıyorlar. Yaptıkları araştırmalar sonucunda holografik projeksiyon cihazları alanında da ilerlediler ve bu alana geçtiler. Şu an holografik projeksiyon üniteleri markası olan Olomax altında üretim yapıyorlar.
Bahsettiğimiz cihazlar bir bardak kadar küçük boyutlu olabildiği gibi, büyük bir sahne boyutuna kadar çıkabiliyor. Standart olarak üretilen modeller var. Bunlar daha çok fuar, lansman gibi organizasyonlarda kullanılıyor. 2 metre boyunda ve 1.60 metre genişliğinde olan OlomaxZ adını verdiğimiz ürünle de, 80 inch, bir insan boyutunda görüntü alabiliyoruz. Şu an elimizde 3, 7, 19, 23 inç modeller dahil olmak üzere sekiz ürün var. Ancak talebe özel olarak da ürün üretebiliyoruz.
Olomax ürünlerini medikalin yanı sıra reklam ve eğlence sektörü için kullanmak kimin fikriydi?
B.A: Reinventi, Olomax ile holografik projeksiyon teknolojisini geliştirmeyi amaçlıyor. Onlara bu teknolojinin reklam ve organizasyonlarda kullanılması önerisiyle giden biz olduk. Yaptığımız araştırmaların ardından Reinventi’ye hologram teknolojisinin medikal, askeri veya ekonomik alanlar dışında kullanılabileceği önerilerle gidiyoruz. Onların sundukları çözümlere göre proje üretimine geçiyoruz.
C.Ö: Şu an bu teknolojiyi daha çok sunum alanında kullanıyoruz. Buna Meksika Ulusal Petrol firması PetroMax’i örnek verebiliriz. Denizin ortasına inşa edilecek bir platformun en ince ayrıntısına kadar anlatılması için holografik projeksiyon kullanıyorlar.
Reinventi ile işbirliğine gitme fikri nereden doğdu?
B.A: Bizim için en büyük ilham kaynağı Japon sanal karakter Hatsune Miku oldu. Bunun öncesinde Madonna’nın Grammy ödülleri için 2006 yılında Gorillaz ile gerçekleştirdiği konser ilgimizi çekmişti. Biz projelerimiz üzerinde çalışmaya başladıktan sonra, bu yıl düzenlenen Coachella Müzik Festivali’nde bu sefer Tupac 3D hologram olarak karşımıza çıktı. Tupac, hem bizim düşündüğümüz projelerin yapılmakta olduğunu gösterdi hem de insanlara olan yakınlığında hologram teknolojisinin ilgi çekmesini sağladı.
Reinventi ile ortaklık kurmadan önce ne gibi faaliyetlerde bulunuyordunuz?
B.A: Picasstudio bir yıl önce home-office olarak kuruldu. İlk olarak ‘çevreci bisiklet’ reklamına yönelik çalışmalar yaptık. Can ve üçüncü ortağımız Atalay Tügel, görsel tasarım mezunları. Ben de uluslararası ticaret eğitimi aldım. Yeteneklerimizi bir araya getirerek ne yapabileceğimizi görmek istedik. Picasstudio olarak grafik, dijital, web tasarımları, 2D- 3D animasyonlar üreten bir reklam ajansıyız. Bir yıllık bir şirket olmamıza rağmen prodüksiyon şirketleri, büyük otel ve restoran zincirleriyle çalıştık, sanatçılar için albüm tasarımları yaptık. 3D görüntü üretimini ve holografik cihazlardaki görüntüleri biz kendimiz üretiyoruz.
Şu ana kadar holografik projeksiyon alanında ne gibi faaliyetlerde bulundunuz?
B.A: Bu üniteleri Türkiye’ye henüz kısa bir süre önce getirdik. Şu an gerçekleştirebileceğimiz projelerin sunumu yapma aşamasındayız. Projelerimiz müşterilerin ürünlerine ve markalarına yönelik olan, farklı organizasyonlarda yapılacak sunumları kapsıyor.
Şirketin kurulma aşamasında gerekli olan sermayenin kaynağı neydi?
B.A: Bizim için her zaman en büyük destek ailelerimiz oldu. Benim, Can’ın ve Atalay’ın aileleri uzun süreden beri tanışıyorlar ve başlattığımız girişimde hep bize destek oldular. Geçmişte çalıştığımız şirketlerde edindiğimiz tecrübeleri bu destekle bir araya getirdik. Can bir dergide editör ve tasarımcı olarak çalışıyordu. Ben bir uluslararası ticaret firmasında yöneticilik yapıyordum. Atalay da Can gibi freelance tasarımlar yapıyordu kurumsal firmalar için.
Bir Apple örneği diyebiliriz?
B.A: Evet, çok büyük bir enerjimiz var ve her gün yapmak istediklerimizin hayaliyle güne merhaba diyoruz. Zaten beraber yaşıyoruz. Ailelerimiz de bundan güven alıyor. Girişim aşamasında bir kez bize mali destekte bulundular ve artık bu desteğin karşılığı onlara geri dönüyor.
Türkiye’deki girişimcilikle Avrupa’ya baktığınızda bir örnek verebilmeniz mümkün mü?
B.A: Bir girişimci olarak devletin sunduğu desteklerin yanı sıra, uluslararası şirketlerin de desteğini alabiliyorsunuz. Ancak en önemlisi, ilk önce kafanızda bu işi bitirip daha sonra size yardım olacak kurum ve kişiyi ikna etmeniz. Türkiye’de hem girişimcilik ruhu hem de girişimcilere verilen desteğin gücü gelişim aşamasında. Yabancı şirketler Türkiye’deki küçük firmalara destek vermek konusunda daha istekli. Dünya Bankasının, Avrupa Birliğinin ve devletlerin teşvikleri var ama ilk önce girişimcinin kendinden emin olması gerekiyor. Ekonomisi Türkiye’den daha gelişmiş ülkelerde daha iyi bir tablo mevcut. İnsanlara henüz öğrencilik yıllarında teşvik veriliyor. Daha sonra bu teşvik maddi desteğe dönüyor çünkü yatırımın getirisini görebiliyorlar.
C.Ö: Bu aşamadan sonra 3D hologram teknolojisinin üretimini gelecek yıllarda tamamen Türkiye’de gerçekleştirmeyi planlıyoruz. Bu sayede maliyetleri düşürmeyi ve taleplere daha rahat cevap verebilmeyi istiyoruz. Amacımız hologram teknolojisini Türkiye’nin her yerine ulaştırabilmek.
Artırılmış gerçeklik alanında aktif bir şirket olarak bu teknolojiyi nasıl tanımlıyorsunuz? Hologram bu teknolojide ne kadar önemli bir yer kapsıyor?
B.A: İnsanlar arasındaki uzaktan etkileşim ihtiyacı arttıkça, teknoloji de bu artışa paralel bir gelişim gösteriyor. Ancak her gelişmenin tabii ki bir ticari boyutu var. Artırılmış gerçeklik de teknolojik gelişimin bir getirisi olarak yavaş yavaş hayatımıza girecek. Hologram’a geldiğimizde ilk olarak şunu söyleyeyim, Yıldız Savaşları’nda gördüğümüz hologram teknolojisi kısa zamanda hayatımıza girmeyecek. Çünkü maliyet çok yüksek. Hologram, artırılmış gerçekliğin içinde nasıl bir yere sahip dersek, aslında teknolojinin her yerinde olduğunu söyleyebiliriz. Bu teknoloji sadece belli bir sektör, belli bir sahne veya projeksiyona ayarlanmıyor. Görmek istediğiniz en gerçekçi görüntüyü, bugün sadece holografik projeksiyonlar sağlıyor.
C.Ö: Havaalanlarındaki sanal asistanlar, bir görüntüyü canlı olarak aynı anda iki yerde birden yere sahne şovları bu teknolojinin ne kadar yaygın olabileceğine sadece birer örnek. Bunun dışında bir örnek verirsek şu anda görüşme yaptığımız radyo istasyonları var. Çeşitli organizasyonların aynı anda iki mekanda birden sahneye holografik olarak verilmesini istiyorlar. Bu bir DJ, bir şarkıcı vs olabilir. Bunların dışında reklam, konferans-fuar gibi organizasyonlarda hologram teknolojisi kullanılacak. Bir sektör kısıtlaması yok.
B.A: Bu teknolojide en önde olan ülkelerden biri Japonya. Hatsune Miku adlı sanal şarkıcı, 3D hologram teknolojisinin en güzel örneği. İnsanlar artık müziği gerçek olmayan bir insan dinleyebiliyor. Hatsune Miku çizilmiş, anime bir karakter ve sesi bile insan sesi değil. Yamaha’nın Crypton Future Media şirketiyle geliştirdiği Vocaloid 2 sintizayzır teknolojisi ürünü. Şarkıların sözlerini ve notaları yazıyorsunuz ve size şarkı söylüyor. Bu şekilde gerçekliğin üzerine çıkarak yüz binlerce insanı kendisine çeken bir karakter yarattılar.
Al Pacino’nun oynadığı Simone gerçek oldu diyebiliriz. Peki yapay zekaya dayanan holografik asistanlar ne zaman hayatımıza girecek?
B.A: Yapay zeka çok farklı bir teknoloji. Yapay gerçeklik geliştikçe, hayatımızda gerekli oldukça ve kullanılmaya başlandıkça, hologramı ona entegre etmekte çok zor olmayacak diye düşünüyorum. Bir görüntüleme teknolojisini bir robota veya ve ya işletim sistemine entegre etmek çok büyük bir sorun olmayacaktır ama bu seviyeye ancak yapay zekayı kusursuz olarak kullanmaya başladığımız zaman geleceğiz. Apple’ın Siri teknolojisi gibi mobil cihazlar artık sesinize tepki verebiliyor, evlerinizdeki cihazlar komutlarınızı algılayabiliyor. Holograma dayalı yapay zeka teknolojisinin hayatımıza girmesi 10-15 seneyi almayacaktır bence. Herkes teknolojinin hızına erişemiyoruz diyor ve bu son derece doğru.
Bu sözü hologram teknolojisi alanı için nasıl yorumlayabilirsiniz?
B.A: Aslına bakarsanız holografik televizyonlar üretilmiş durumda. Üreten şirket de Japon Ulusal Televizyonu olan NHK. Ancak ticaret dünyasının belirlediği şartlardan dolayı şu an satış yapılmıyor. Tüm elektronik üreticileri ilk olarak ellerindeki LCD, akıllı televizyonları satmak zorunda. NHK’nın planı, önümüzdeki 10 yıl içinde holografik televizyonu hayatımıza sokmak.
Holografik televizyonun yanı sıra kullanıcının hologram tecrübesini artıracak gelişimler olacak mı?
C:Ö: Üniversite arkadaşlarımızın yer aldığı bir Ar-Ge ekibimiz var. Hologram ünitelerine Kinect entegre etmeye çalışıyoruz. Kinect kullanarak bu teknolojiye çok daha farklı içerikler eklemeyi istiyoruz. Örneğin mobil cihazlar için geliştirilecek uygulamalar sayesinde hologram üniteler. Böylece hologram el hareketleriyle kontrol edilebilecek, zamanla Xbox ve PlayStation’a hologram oyunların entegre edilmesine kadar bu gelişim devam edecek. Kısaca 3D motion capture ile hologram teknolojisinin birleşmesi diyebiliriz.
Pentagon’un özel Ar-Ge kurumu DARPA, ordu için bakılan bölgenin analizini yapan holografik gözlük geliştiriyor. Bu teknoloji zamanımız için ne kadar gerçekçi?
B.A: Bu tür gözlükler geliştirilebilir. Zaten bu teknolojilerin çıkış noktası medikal, askeri ve uzay-havacılık alanı oluyor. Askeri alanda kullanılacak holografik bir gözlüğün gece görüş gözlüğü olarak kullanılması daha mantıklı. Holografik projeksiyonun en büyük özelliği derinlik efektini alabilmek. Gündüz insan gözünün yerini tutamayacak olsa da, görüntünün net olmadığı yerlerde derinliği anlamak için holografik bir gözlük kullanılabilir.
Artırılmış gerçekliğin tanınmasında belki de en etkili olan ürün Google’ın Project Glass gözlükleri oldu. Bilgiye anında erişim sağlayan ve sokaktaki insanların fotoğraflarını çekebilmenize imkan veren bir gözlüğün piyasaya sunulması artırılmış gerçekliği rayından çıkarmak olmaz mı?
B.A: Bence insanlar artırılmış gerçekliği kabul edecek. Cebimizde duran mobil cihazların gözümüze entegre edilmesine karşı çıkmayacaklar. Robot ve artırılmış gerçeklik teknolojisinde, gerçeğe en yakınlık ve iticilik arasında bir kırılma noktası var. Bu teknolojilerin geliştirilmesinde en önemli noktalardan bir tanesi bu nokta. Kabul edilebilirlik bu noktada belli oluyor.
C.Ö: Ben fiyatı ne olursa olsun hiçbir zaman ilk çıkan bir şeyi almadım. Project Glass piyasaya sürülürse, birkaç ay sonra yeni bir versiyonu çıkacak, belki bir yıl sonra yerine geçecek yepyeni bir gözlük sunulacak. iPhone bile her ay yeni güncellemelerle yenileniyor. Bana kalırsa ilk gözlük değil ancak devamında gelenler gerçek bir artırılmış gerçeklik deneyimi sunabilir.
Ar-Ge çalışmalarınızdan biraz bahseder misiniz?
B.A: Ar-Ge çalışmalarını zamanla tamamen kendimiz yürütmek istiyoruz çünkü dışarıya bağımlılıktan uzaklaşmayı amaçlıyoruz. Üniversiteden tanıştığımız arkadaşlarımız ve bilgisayar teknolojileri uzmanlarından oluşan bir grupla çalışıyoruz. Bir araya gelerek artırılmış gerçekliğin nereye gittiğine bakarak kendimize bir yol çizmeye çalışıyoruz. Olomax bu alanda dünyada öncü bir firma ancak biz kendi hologram cihazlarımızı bir gün Türkiye’de kendimiz üretmek istiyoruz. Bu yolda ilerlediğimiz sürece bir gün kendi Ar-Ge birimimiz de tam olarak faaliyete geçmiş olacak.
Artırılmış gerçeklik Türkiye’de henüz çok yeni bir alan. Ancak şimdiden bir rekabet söz konusu mu?
Türkiye’de bizden başka holografik projeksiyon üniteleri sunan firmalar var. Ancak boyut ve kalite olmak üzere bizimle aynı seviyede olduklarını düşünmüyorum. Şu an bizim dışımızdaki firmaların yapabildikleri çok düşük ölçekte holografik görüntüler sunmak. Bugün bir rekabet olduğunu söyleyemem ama ileride mutlaka olacak çünkü talep artacak.
Şu an üzerinde çalıştığınız hologram projeleri hakkında bir iki örnek verebilir misiniz?
Büyük bir yat firmasının yurt dışında katılacağı bir fuar için yatların sergileneceği stantları hazırlıyoruz. Yatların boyutlarına göre hazırlanacak farklı birimler hazırlanmasıyla ilgileniyoruz. Ayrıca henüz ihale aşamasında olduğu için çok detayına giremeyeceğimiz bir interaktif müze çalışması var.
Yakın zamanda ürünlerinizi tanıtacağınız bir etkinlik düzenlemeyi düşünüyor musunuz? Ya da katılacağınız bir organizasyon var mı?
B.A: Aktif olarak iki aydır hologram ünitelerimizi tanıtmak için çalışmalar yapıyoruz. Gelecekte düzenlenecek teknoloji fuarlarında yer alacağız.Cebit için özel bir gösteri de planlıyoruz. Son birkaç haftada çeşitli sektörlerdeki büyük firmalardan talepler almaya başladık. İşlerimiz büyüdükçe hologram teknolojisini çok daha iyi sunacak projelerle gelmeyi istiyoruz. Hatta bugün büyük bir prodüksiyon şirketinden uluslararası bir proje için teklif aldık. Türkiye’de de dolaşacak dev bir sahnede holografik savaş görüntüleri oluşturulmasına dayanıyor. Bu çaptaki büyük projelerle bir fuardan önce kendi tanıtımımızı da iyi bir şekilde yapmak istiyoruz.
Size gelen müşterilerin birçoğu eğlence alanında talepte bulunuyor olmalı. Peki hologramın önümüzdeki yıllarda en çok hangi alanlarda kullanılmasını bekliyorsunuz?
B.A: Bize en çok eğlence sektöründen talep geliyor. Önümüzdeki iki yıl içinde de bu talep çizgisinde kalacağımızı düşünüyorum. Dünyada hologram sağlık ve askeri alanlarda kullanılıyor ancak Türkiye bu teknolojiye eğlence alanında adım atacak. Gerçekleştireceğimiz projelerin büyük kısmının da reklam, tanıtım çalışmaları ve büyük sahne organizasyonları olacağını söyleyebilirim.
Tupac, 3D Hologram teknolojisinin tanıtılmasında çok önemli bir rol oynadı. Siz de bu teknolojiyi Türkiye’de tanıtmak için vefat etmiş sevilen bir ismi canlandırmayı düşünüyor musunuz? Bu yönde size bir teklif geldi mi?
B.A: Kafamızda bu tür projeler var, hatta birkaç şirket ile bu konuda görüştük. Ancak hayatta olmayan biri yerine daha kendine özgü bir karakter yaratarak bunu yapmayı istiyorum. Sevilen, efsaneleşmiş isimleri hologramda canlandırmak için bize teklifler geldi. Tupac’ın gösterisinden sonra sektördeki talepler gerçekten çok değişti. Hayatta olmayan birçok ünlü insan için projeler tasarlanıyor. Bunlar arasında Freddie Mercury ve Michael Jackson var. Türkiye’nin toplumsal yapısı gereği böyle bir proje yapmak olumlu ve olumsuz tepkiler alacaktır, bu da dikkat ettiğimiz bir konu ancak teknoloji geliştirme açısından öngördüğümüz bir husus değil.
Akıllı TV piyasası çok büyüdü ve ciddi de bir rekabet var. Holografik televizyonlar için bu bir sıkıntı oluşturabilir mi?
C.Ö: Sonuçta tüm ürünlerin bir ömrü var. Yeni çıkan televizyonlar birkaç ay sonra daha da gelişiyor. Holografik televizyonlar da nihayetinde kullanılmaya başlanacak ama bu bir iki yıl içinde olmayacak. Belki bir 8-10 yıl sonra, şimdiki ürünler ömürlerini doldurduğunda karşımıza çıkacaklar.
Büyük elektronik üreticileri gelecekte holografik ürün rekabetine de girecektir kuşkusuz. Bu kapsamda büyük firmalarla ortaklık kurma gibi bir düşünceniz var mı?
B.A: Samsung’un holografik televizyon üzerinde çalışmalar yaptığını biliyoruz. Hologram teknolojileri üzerinde çalışan başka firmalar da var. Kendi açımızdan baktığımızda, bir alanımızda ilerledikçe ve her talebi karşılamaya yeten bir noktaya gelince ortalık kurmayı da düşünebiliriz. Ancak o noktaya gelebilmek için çok yol kat etmemiz gerekiyor.
C.Ö: Holografik televizyonlardan önceki en büyük amacımız, reklam panolarının holografik hale getirilmesi. Büyük firmalardan bize bu konuda talep geliyor. Ürünlerinin metrelerce havada, 360 derece dönerek 3D halde tanıtılmasını istiyorlar.
B.A: İnsanlar artık sadece bir çerçeveye bakmaktan sıkıldı. Reklam panoları veya televizyon gibi boş yüzeylere, kutulara bakmak istemiyorlar. Bu alanda yapılabilecek yeniliklerin neredeyse sonuna gelindi. Bizde dışarıda var olan görüntünün yanına hologram teknolojisini getirmek istiyoruz.
Hologram teknolojisi mobil cihazları ne derecede etkileyecek?
C.Ö: Şöyle bir örnek verebilirim: iPhone için geliştirilmiş birkaç aparat var. Bu aparatları cihaza taktığınız zaman kurulan yapay cam sistemiyle holografik bir görüntü seyredebiliyorsunuz. Ancak bunu kendi başına yapabilecek bir cihaz yok. iPhone ve iPad’de yakın zamanda holografik görüntü sağlayan aparatlar bekleyebiliriz. Kısaca mobil cihazlar hologram teknolojisine uyum sağlamaya başlayacak.
Hologramın hayatımıza girmesinin ardından insanlar vasiyetnamelerinde ‘öldüğümde beni holograma çevirin’ diye bir ifade koymaya başlar mı sizce?
C.Ö: Çok uçuk kaçık bir şey olurdu…
B.A: Çok uç noktalarda örneklere bugünlerde de rastlayabiliyoruz. Örneğin ABD’de bir adam ölen kedisini helikopter haline getirmiş. Belki de içini doldurmaktan daha iyi olabilir ama insanlar için hologram daha iyi bir tercih. Görüntüsünü 3D hologram haline getiren bir Arap şeyhi var (videoda izleyebilirsiniz).
Beş yıl içinde nereye gelmeyi planladığınız nokta neresi?
Bir yıldır bir reklam ajansı olarak faaliyet gösteriyoruz. Beş yıl sonrası için isteğimiz uluslararası alanda projeler üreten bir reklam ajansı haline gelmek. Picasstudio’nun ana hedefi ve kurulma amacı bu. Bir diğer önemli hedef, teknolojimizi dışarıdan bağımsız olarak Türkiye’de üretebilmek. Şirketi üç kişiyle kurduk, şu anki kadromuz sekiz kişi. Gelen projeler doğrultusunda, iyi planlama yaparak kadromuzu büyütmeye devam edeceğiz.
Yarın: Arox Bilişim.
- Etiketler :
- Haberler