Sürekli şiddetle karşılaşan insanlarda empati duygusu gelişmiyor
Prof. Dr. Nilüfer Narlı, "Sürekli şiddetle karşılaşan insanlar mağdur ve kurban psikolojisi geliştiriyorsa, empati duygusu yeterince gelişmiyor ve kimseye yardımcı olmak istemiyor" dedi.
Giresun'da güvenlik kameralarının yakaladığı bir görüntü izleyen herkesi duygulandırdı.
Yoğun kar yağışı altında olan Giresun'da, güvenlik kameralarını izleyen bir vatandaş, sokakta üşüyen bir köpeğe, belediye işçisinin önce yemek sonra da montunu çıkarıp verdiğini ve başını okşadıktan sonra oradan ayrıldığını gördü.
Bu olayın ortaya çıkması üzerine birçok insan sosyal medyada bu görüntüyü, duygusal mesajlarla paylaştı. Uzmanlar ise merhamet ve empati duygularının gelişmesinde sosyal koşullara dikkat çekti.
Bahçeşehir Üniversitesi Sosyoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Nilüfer Narlı, empati duygusunun her insanda olduğunu ancak beslenebilmesi için sosyal koşulların çok önemli olduğunu söyledi. Prof. Dr. Narlı, "Sürekli şiddetle karşılaşan insanlar mağdur ve kurban psikolojisi geliştiriyorsa, empati duygusu yeterince gelişmiyor ve kimseye yardımcı olmak istemiyor" dedi.
AİLE, ARKADAŞ VE OKULDA İYİLİK YAPMANIN DEĞERLİ OLDUĞU ÖĞRETİLMELİ
Prof. Dr. Narlı, diğer nedenleri şöyle açıkladı:
Böyle insanların duygularını anlamamız için empati kavramından hareket etmeliyiz. Birçok insanda empati duygusu mevcut ancak, empati duygusunun gelişmesi için uygun sosyal koşullar çok önemli. Empatinin sosyal koşullar ile beslenebilmesi çok önemli. İnsanların doğduklarından itibaren, aile ortamı arkadaş çevresi ve okul ortamında kişiler iyilik yapmanın, insanların, hayvanların ve her türlü canlının problemi ile ilgilenebilmenin önemli bir değer olduğunu öğrenebiliyorsa, empati duygusunun beslendiğini düşünebiliyor olabiliriz.
MAĞDUR PSİKOLOJİSİ GELİŞTİRENLER YARDIM ETMEK İSTEMİYOR
Ama insanlar sürekli olarak bu ortamlarda olumsuzluklarla karşılaşıyorlarsa, mağdur ve kurban psikolojisi geliştiriyorsa, empati duygusu yeterince gelişemiyor.
Empati duygusunun gelişebilmesi için canlıların yaşamına değer vermek, canlıları yaşatabilmek için gayret göstermenin değerli olduğunu öğrenmek son derece önemli. Eğer kişiler ağır psikolojik travmalar yaşadıysa, şiddet görüyorsa ve kendisini bu travmanın sonucunda mağdur olarak tanımlıyorsa empati duygusu çok zayıftır. Travma yaşayan kişinin geliştirdiği mağduriyet psikolojisi sonucunda gelişen egoizm varsa bu kişiler kimseye yardım etmek istemiyor. Travma yaşayanların mağdur psikolojisinden çıkması da çok önemli çünkü mağdur psikolojisi yaşayanlar kendisine karşı da, çevresine karşı da yıkıcı olabiliyor.
BİZİM TOPLUMUMUZ FİZİKSEL MERKEZLİ BİR TOPLUM
Bahçeşehir Üniversitesi Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı Öğretim Görevlisi Doç. Dr. Selma Bozkurt da empati yeteneğinin doğuştan her bireyde bulunduğunu, ancak psikolojik ve sosyal gelişimleri sırasında karşılaşılan yaşantılar ile öteki insanların duygu, düşünce ve ihtiyaçlarını görmezden gelme eğilimine girdiğini söylüyor.
Doç. Dr. Bozkurt bizim toplumumuzun fiziksel merkezli olarak tanımlandığını ve sorunları fiziksel kuvvete dayanarak çözme eğilimi, otoriteye saygı, kendine aşırı güven gibi davranış eğilimi olduğunu belirtti ve şunları söyledi:
EMPATİ KURMA ÖZELLİĞİ HERKESDE VAR ANCAK BASTIRILIYOR
Empati kurma aslında her insanda var olan bir özellik. Ağlayan bir bebeğin yanına başka bir bebek koyarsanız o da ağlamaya başlar. Bireysel olarak Başka insanlara yardım etmeyişin nedeni empati kurmama değil de aslında ruhsal olarak kendini korumaya yönelik olarak bir görmezlikten gelme durumu.
Çok ağır kişilik bozukluğu olan kişiler dışında empati yeteneği herkeste vardır. Menfaat duygusu ve çeşitli sosyokültürel nedenlerle insanlar kendilerini koruma amaçlı kapatıyorlar. Çünkü görmediği zaman mutlu ve eğer kendini kapatmazsa bir şey yapması gerekiyor ancak çıkarı var ya da derinden yaralanacak ve rahatsız olacak.
YARDIM ETMEYİ SEÇENLERİN HAYATA BAKIŞI FARKLI
Yardım etmeyi seçenlerin ise hayata bakışı farklı. Genel olarak kişisel bir çıkarı yok. Dünyada bulduğu anlam "Ben bir şeyler elde edeyim diğerleri ne yaparsa yapsın" değil. O zaten varoluşunun anlamını kendini öteki varlığa adamakta bulmuş ve onunla mutlu oluyor. Vererek mutlu olma asında.
"FİZİKSEL MERKEZLİ BİR TOPLUMUZ"
Bunun bir diğer boyutu ise şöyle, artık insanların kişilikleri yeni dönemde şöyle değerlendirilmeye başlandı. Duygusal, zihinsel ve fiziksel merkezli insanlar.
Bunların her birinde 3 tane alt grup var. Bizim toplumumuz da bu grupta fiziksel merkezli" bir toplumuz ama aynı zamanda duygusal merkezli bir tarafımız da var. Fiziksel merkezli toplumların özellikleri şöyle otoriteye saygılı, ne olursa olsun bir şey elde etmeli, fiziksel güç çok önemli.
Fiziksel güç için zihinsel analiz yeteneğini bir kenara koyabilen bir toplum. Dolayısıyla fiziksel güç her şey demek. Bu birazcık erkek egemen toplum olmanın nedenini de açıklıyor. Fiziksel güç içinde olduğu zaman ona göre davranıp karar verebiliyorlar. Bu kolayca değişmiyor.
- Etiketler :
- Haberler -
- Genel Sağlık
- Sağlık