‘Olumlu düşünme, kanser savaşçılarını aktifleştiriyor’
Pozitif düşünmenin kanserle mücadelede önemli rol oynadığını belirten Prof. Dr. Oktar Asoğlu, pozitif düşüncenin, vücutta kanseri yok etmeye yönelik doğal öldürücü hücreleri aktive ettiğini söyledi, “Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir” dedi.
Kanser Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Oktar Asoğlu, hastalarını bilgilendirmek ve onlarla interaktif iletişim kurmak için açtığı sosyal medya hesaplarındaki verilere göre, kanserle ilgili haberler içinde en çok pozitif mesajlar içerenlerin ilgi çektiğini söyledi.
Pozitif mesajlar kadar kanserde beslenmenin de en çok merak edilen konulardan olduğunu söyleyen Prof. Asoğlu, kanser tedavisinin başarısında pozitif düşüncenin etkisine vurgu yaptı.
Hayat olumsuz bakan, negatif düşünen, fazla sorumluluk yüklenen kişilerin kanseri çektiklerine yönelik toplumsal kanıya değinen Asoğlu, buna ilişkin somut bir çalışmanın olmadığını söyledi ve ekledi: “Ama kansere yakalanmış kişilerin son dönemlerinde aşırı üzüntüler, çok sevdikleri birisinin kaybı gibi olaylar yaşadığı görülüyor. Vücudumuz bir denge sistemi ile çalışır. Kansere yol açan ve kanserden koruyan mekanizmalar vardır. Aslında hepimizde kanser oluşuyor ama vücudumuzun koruyucu mekanizmaları bu kontrolden çıkmış anormal hücreleri yakalayıp yok ediyor. Bu dengenin aksi yönde kırılması ile kişi kansere yakalanıyor. Sanırım bu dengenin kırılmasına biraz da yaşadıklarımız ve ruh halimiz sebep oluyor, olabilir. Olumlu düşünme, kanseri yok etmeye yönelik vücudumuzdaki doğal öldürücü hücreleri aktive eder. Yaşama sarılmak ve kanseri yenebileceğinize inanmak son derece etkilidir ve başarı öyküleri buradan gelir.
Hastalarımın arasında mucizeyi gerçekleştirenler oldu. Yani tümörün evresinden ve davranışından yola çıkarak beklenen yaşam süresini geçerek hala yaşayanlar... Bunların birkaç ortak özelliği vardı. Genç anne ve babalar, entelektüel yapısı düşük olanlar, yaşadıklarını unutabilenler gibi. Anne ve babaların önceliğinin geride bırakacakları çocuklarının olması onları daha güçlü kılıyor ve hayata daha bir sıkı sarılıyorlar. Yaşadıklarını unutabilenler de avantajlı oluyor.”
BESLENME, KANSER OLUŞUMUNDA NE KADAR ETKİLİ?
Yanlış ve kötü beslenmenin kanser nedenleri arasında olduğunu dile getiren Prof. Asoğlu, Akdeniz tipi beslenenlerde kalın bağırsak kanseri görülme sıklığının daha az olduğunu söyledi.
Kanser oluşumunun beslenmeyle ilişkisinin farklı kaynaklarda % 10 ile 70 olarak kabul edildiğini söyleyen Asoğlu, “Bu nedenle beslenme, kanser gelişiminde çevresel ve genetik nedenlerin yanında hatırı sayılır öneme sahiptir. Öncelikle kanser gelişiminde hangi besinsel ve yaşamsal faktörlerin etkili olduğu bilinmelidir. Bunlar; vücut ağırlığı, sigara, enfeksiyonlar, pestisit ve yapay kimyasallar, alkol, radyasyon, yağ ve yağlı besinler, sebze-meyve tüketimi, posa, tuzlanmış ve tütsülenmiş besinlerdir” dedi.
Erken teşhisin kanser tedavisinde başarıyı önemli ölçüde etkilediğini aktaran Asoğlu, kanserden korunmak için yapılması gerekenleri ise şöyle anlattı:
“ANNEANNENİZİN YEMEKLERİNE GERİ DÖNÜN”
“Yeterli ve dengeli beslenmeli, öğünlerde 4 besin grubundan yiyeceklerin yer aldığı dengeli mönüler hazırlanmalıdır. Günde en az 5 porsiyon sebze ve meyve tüketilmelidir. Bunun en az 2 porsiyonu yeşil yapraklı sebzeler veya portakal, limon gibi turunçgiller olmalıdır.
Rafine tahıllar ve saf şeker yerine tam taneli tahıllar tercih edilmelidir. Özellikle yağ içeriği yüksek ve işlenmiş kırmızı et tüketimi azaltılmalıdır. Kırmızı et yerine balık, tavuk ya da kurubaklagiller tercih edilmelidir. Yağ alımının azaltılması için yemekler az yağla pişirilmeli, et yemekleri yağ eklenmeden kendi yağları ile pişirilmeli, kızartma kavurma gibi pişirme yöntemleri yerine haşlama, ızgara, fırında pişirme yöntemleri tercih edilmelidir. Batı tipi beslenme yerine, geleneksel yemeklere yani annenizin veya anneannenizin hazırladığı o güzel yemeklere geri dönün. Günde bir elma her derde deva ve kalın bağırsak kanserinden koruyucu bir meyvedir. Çünkü vücudun ihtiyacı olduğu günlük lif miktarını bir elmadan alabilirsiniz.
MİNERAL VE VİTAMİNLERİN ÖNEMİ ÇOK BÜYÜK
Kanserden korunmak için yeterli mineral ve vitamini vücudumuza almalıyız. Kalsiyum ve fosfor mineralleri ile D vitamininden zengin süt ve süt grubu besinlerin, sebze ve meyvelerin, antioksidan vitaminlerin, B grubu vitaminlerden zengin tahıl ve kurubaklagillerin az alınması ve tam tahıl ürünleri yerine saflaştırılmış ürünlerin tüketilmesi kanser riskini yükseltir.”
- Etiketler :
- Haberler -
- Psikoloji
- Kanser