‘Hastalık hastası' değil, fibromiyalji
Doktor doktor dolaşıyorlar ama dertlerine bir türlü çare bulamıyorlar. Hastalıkları yıllarca teşhis edilemeyen fibromiyalji mağdurları genellikle ‘hastalık hastası’ olarak nitelendiriliyorlar.
Fibromiyalji, vücutta 3 aydan uzun süren, yaygın kas ağrıları ile seyreden, sabahları uyandıktan sonra da vücutta tutukluluk ve yorgunluk gibi yakınmalarla yol açan bir yumuşak doku romatizması olarak tanımlanıyor.
Çalışmalar fibromiyaljinin erişkin yaşlarda yüzde 5 oranında görüldüğünü ortaya koyuyor. Kadınlar tüm hastaların yüzde 70-80’i gibi büyük bir oranını oluşturuyor. İçinde bulundukları durumu genellikle “İş yapmasam bile sürekli yorgunum”, “Her yerim ağrıyor”, “Vücudumdan tüm enerji çekiliyor; kol ve bacaklarımda derman kalmıyor” gibi cümlelerle ifade eden hastalar, kaynağı teşhis edilemeyen ağrı, yorgunluk ve diğer yakınmaları nedeniyle yıllarca çeşitli doktorlara başvuruyor. Doğru teşhis konulamadığı için de hastalık ilerliyor ve yaşam kalitesinde ciddi düşüş ile işgücü kaybına neden oluyor. Üstelik doktor doktor dolaşmalarına rağmen yakınmalarının nedeninin uzun süre anlaşılamaması, fibromiyalji hastalarının çevreleri tarafından “hastalık hastası” olarak nitelendirilmelerine yol açıyor.
Fizik Tedavi ve Rehabilitasyon Uzmanı Prof. Dr. Reyhan Çeliker, pek çok faktörün hastalığı tetiklediğini belirtiyor. Özellikle mükemmelliyetçi kadınların hastalık açısından risk altında olduğunu vurgulayan Çeliker şunları söylüyor:
“Hastalığın sebebi tam olarak bilinmiyor. Vücutta ağrıyı baskılayan ve kontrol eden mekanizmaların bozuk olduğu düşünülüyor. Depresyon, stres, uyku bozuklukları ve birçok çevresel faktörün fibromiyaljiyi tetiklediği kabul ediliyor. Bunlar trafik kazaları gibi fiziksel travmalar, ruhsal baskılar, enfeksiyonlar ve hormonal bozukluklar olarak sıralanabilir. Genetik faktörlerin de rolü olduğu ve aile öyküsü olanlarda daha sık görüldüğü biliniyor.
MÜKEMMELLİYETÇİ KADINLAR RİSK ALTINDA
Fibromiyalji mükemmeliyetçi, titiz ve her şeyin en iyisini yapma telaşıyla yoğun stres altına giren kadınlarda daha sık görülüyor. Ayrıca uyku bozukluğu olan, uzun süre aynı pozisyonda ve bilgisayar başında çalışan kadınlarda da bu hastalığa sıkça rastlanıyor. Hastalık; çalışan, genç ve stresli yaşam süren kadınların yanı sıra ev kadınlarını da etkisi altına alabiliyor.
HER ZAMAN YORGUN, HER ZAMAN AĞRI ÇEKEN KADINLAR
Fibromiyalji hastaları sürekli ağır iş yapmış gibi kendilerini hep yorgun hissettiklerini ve her yerlerinin ağrıdığını ifade ediyor. Sabahları gelişen ağrı en tipik belirtisi. Ağrı boyun, sırt ve bel gibi tek bir bölgede veya tüm vücutta yaygın olarak hissedilebiliyor. Sık rastlanan bir başka yakınma da özellikle sabahları hissedilen yorgunluk hissi. Hastalar uzun saatler boyunca uyusalar bile sabahları yorgun uyanmaktan, hareket etmeden veya sıcak bir duş almadan açılamamaktan yakınıyor. Yorgunluklarını da “Sanki üzerimde beton blokları var” şeklinde tarif ediyorlar. Yorulmalarını gerektirecek bir faaliyette bulunmadıkları zamanlarda bile vücutlarındaki tüm enerjinin çekildiğinden, kol ve bacaklarında güç kalmadığından şikâyet ediyorlar.
ÇOK SAYIDA YAKINMAYA NEDEN OLUYOR
Fibromiyalji pek çok belirtiyle seyreden bir hastalık. Sabah belirgin olan ve kısa süre devam eden eklemlerde tutukluk hali fibromiyaljinin bir diğer belirtisi. Bazen uykuya dalmada zorluk veya sık uyanma şeklinde uyku bozukluğu da görülebiliyor. Konsantrasyon bozukluğu, yumuşak dokularda şişlik hissi, ellerde uyuşmalar, gerilim tipi baş ağrısı, bazen migren, irritabl bağırsak sendromu (karın ağrısı, şişkinlik, kabızlık ve ishal), ağrılı adet kanamaları, sık idrara çıkma, çene ekleminde ağrı, huzursuz bacak sendromu, depresyon ve anksiyete gibi ruhsal sıkıntılar da tabloya eşlik edebiliyor. Bu belirtiler hava değişimi, yoğun stres, mutsuzluk, uzun süreli hareketsizlik, yine uzun süre belli bir pozisyonda çalışma ve aşırı aktivite durumlarında artabiliyor. Bu kadar çeşitli belirtilerin olması, fibromiyaljinin farklı hastalıklar ile karıştırılmasına neden oluyor.
PEK ÇOK BELİRTİSİNİN OLMASI TANIYI GÜÇLEŞTİRİYOR
Öyle ki, bazen tanı konması uzun yılları bulabiliyor. Fibromiyaljinin belirtileri, başka pek çok hastalığın belirtileri ile karışabiliyor. Bu nedenle de hastalar doktor doktor dolaşıyor, kabızlığı varsa iç hastalıkları, sık idrara çıkıyorsa üroloji, baş ağrısı için nöroloji, depresif belirtiler içinse psikiyatri uzmanına gidiyor. Fibromiyaljinin tek tek belirtileri üzerinden tedavi yapıldığı için de sonuç alınamıyor. Bu nedenle eşlik eden belirtilerin veya birlikte olabilecek durumların bilinerek hastaya sorulması gerekiyor. Aksi halde hasta her belirti için başka bir çözüm aramak durumunda kalıyor.
TANI NASIL KONUYOR?
Fibromiyalji tanısı, öykü ve fizik muayene bulguları ile konuyor. Ağrının dağılımı ve eşlik eden belirtiler ayrıntılı olarak değerlendiriliyor. Akademik çalışmalarda tanımlanmış 9 çift hassas noktadan 11’inin ağrılı bulunması fibromiyalji tanısı için gerekli olsa da pratikte 6 hassas nokta bulunması yeterli geliyor. Bu hassas noktalar ense, boyun, omuz, sırt, göğüs duvarı, dirsek, kalça, bel ve diz bölgesinde bulunuyor. Kas, tendon ve bağlardan oluşan belirli hassas noktaların üzerine basınç uygulandığında ağrı oluşuyor.
ATAKLARIN ŞİDDETİ VE SIKLIĞI KONTROL ALTINA ALINABİLİYOR
Tedavide birinci adımı, hasta eğitimi oluşturuyor. Çünkü hastalığın gerçek olduğu, ağrının şiddetli olsa bile yaşamı tehdit etmediği, şekil bozukluğu ve sakatlığa neden olmadığının anlatılması gerekiyor. Uzun süren bir hastalık olduğu için zaman içinde belirtilerde dalgalanmalar, artmalar ve azalmalar olabiliyor. Kesin bir tedavisi olmamakla birlikte, atakların şiddeti ile sıklığını azaltan çok sayıda tedavi yöntemi mevcut. Tedavide amaç; ağrı kontrolünü sağlamak, uykuyu düzenlemek, yorgunluk ve depresyon gibi duygu durum bozukluklarını ortadan kaldırmak. Bunun için antidepresanlar, klasik ağrı kesiciler, lokal sıcak ve fizik tedavi uygulamalarının yanı sıra elektriksel akımlardan oluşan fizik tedavi yaklaşımları ve masaj gibi çeşitli yöntemlere başvuruluyor. Bu tür tedaviler ve yaşam biçimi değişiklikleri ile fibromiyaljinin belirtileri kontrol altına alınabiliyor.
AĞRILARI VE YORĞUNLUĞU AZALTMAK İÇİN
Yaşam alışkanlıklarınızda yapacağınız değişikliklerle atakların şiddetini ve sıklığını azaltabilirsiniz. Bunun için şu önerileri dikkate almanızda fayda var:
Spor: Düzenli egzersiz yapıldığında ağrıların şiddeti azalıyor, hatta tamamen kaybolabiliyor. Genellikle germe ve gevşeme egzersizlerinin yanı sıra yürüme, yüzme veya bisiklet gibi düşük etkili hafif aerobik egzersizler öneriliyor. Örneğin haftada 3-4 kez, 45 dakika – 1 saat yürümek, ağrıların azalmasına büyük bir katkı sağlıyor. Yapılan çalışmalar yoga, pilates ve tai-chi gibi egzersizlerin de yararlı olduğunu gösteriyor.
Beslenme: Dengeli beslenin. Meyve ve sebzeden zengin bir beslenme şekli, kaslarınız için gerekli olan eser elementler ile mineralleri sağlar. Aşırı şekerli gıdalar almayın, kafein alımını azaltın, alkol ve sigara kullanmayın.
Uyku: Düzenli uyuyarak fiziksel ve psikolojik olarak rahatlayın. Aynı saatte yatıp, aynı saatte kalkın. Gündüz uyumaktan kaçının.
Hareket: Hareketli bir yaşantı sürün. Yüzün, yürüyün, bisiklet gibi aerobik egzersizleri yapın. Asansör yerine merdivenleri tercih edin. Aracınızı bir durak uzakta park edip gideceğiniz yere kadar yürüyün.
Psikoloji: Çevrenizde varsa destek gruplarına katılın. Stresli yaşam stilini değiştirin.
Meditasyon ile stresten arının: Gevşemek için her gün kendinize zaman ayırın. Hastalığın sebepleri değil, çözümleri üzerinde durun. Aktif kalın.
İş hayatı: Yoğun bir tempoda çalışıyorsanız, sık sık ara vererek dinlenin. Unutmayın ki kariyer her şey demek değildir.
- Etiketler :
- Haberler