| | | ABD’nin dış siyasetine paralel olarak, önümüzdeki yıllarda Ortadoğu’daki siyasi ve ekonomik istikrarsızlığın süreceği göz önünde bulundurulduğunda altın fiyatlarındaki artışın da kaçınılmaz olduğunu vurgulamak gerekiyor. Üstelik, altın rezervlerinin giderek azalması, altın madenciliğinde maliyetlerin artmasına neden olmakta ve bu durum, altın fiyatlarının düşmesine engel teşkil oluşturuyor.
İKİ KRİTİK NOKTA
Türkiye açısından baktığımızda altının iki bakımdan önemi bulunmaktadır. Birincisi, son 10-15 yıldır hızla büyüyen kuyumculuk sektörünün giderek artan altın talebi. Bugün Türkiye, dünyada en çok altın talep eden ilk beş ülke arasında bulunuyor. Altın takı ihracatı konusunda ise, Türkiye İtalya’yla büyük bir rekabet içindedir. Kuyumculuk sektöründe 40 bin dolayında firma yer almakta ve 250 bin kişi istihdam ediliyor.
Ancak, altın talebinin büyük bölümü ithalat yoluyla karşılanıyor. Çünkü, Türkiye’de zengin altın rezervi bulunmasına rağmen, bu rezervlerin büyük bölümünü işlemek ekonomik değil; maliyeti son derece yüksek. Bunun yanında bir türlü çözümlenemeyen siyanürlü altın sorunu da Türkiye’de altın madenciliğini engelleyen diğer bir konu. Bu nedenle, büyük bölümü ithal edilen altının fiyatı özellikle kuyumculuk sektörü için hayati önem taşıyor.
İkinci olarak, Türkiye’de altın hâlâ önemli bir yatırım aracı olarak görülüyor. Dövize ve borsaya güvenmeyen küçük yatırımcı, parasını altın alarak değerlendirmek istiyor.
Türkiye’de bu potansiyeli gören bazı firmalar piyasaya yatırım amaçlı altın ürünler sunmaktadır. Goldaş Kuyumculuk’un ürettiği Chipaltın bunun en son örneğini oluşturuyor.
Altının Türkiye’de yatırım aracı olarak kullanılması, altın fiyatlarının Türk yatırımcısı için önemini daha sonraki zamanlar için artıracak nitelikte.
Önümüzdeki günlerde başta ABD’nin dış siyaseti olmak üzere, uluslararası alandaki siyasi ve ekonomik gelişmeler, altın fiyatlarının 2005 yılındaki seviyesinde belirleyici olacak görünüyor. | |